Dolu Tarafı
  • Home

 

İlk covid vakası 11 Mart'ta yayınlandı yani neredeyse 1 yıl 1 ay olacak. Eğer son günlerde zamanın ne kadar hızlı geçtiğini düşünüp şaşırıyorsan, yalnız değilsin. Yakın tarihlerde yapılan bir araştırmada, katılımcıların %80'inden fazlasının sosyal mesafenin zaman algısını bir şekilde değiştirdiğini düşündüğü görüldü. Son günlerde bende aynı durum içindeyim. Ya zaman çok hızlı akıyor ve farkına varamıyorum ya da zaman bir yerde donup kalıyor çok sıkılıyorum.

 


Son zamanlarda kendi aramızda çok konuştuğumuz bir konu oldu bu. Sözde kalmasın istedim. Gelin hep birlikte pandemiden sonra hangi alışkanlıklarımız değişecek bir göz atalım.

 


Hem ülke olarak hem de dünya genelinde ardı arkası kesilmeyen bir çok felakete ve kayba seyirci kaldık bu sene... 

Önce Elazığ'daki depremlerle açtık gözümüzü, daha sonra da ne olduğunu anlayamadan covid ile felaketin devam etmesini izledik. Şimdi de İzmir depremi ile sarsılıyoruz...

Sizi bilmiyorum ancak ben insanların hayatlarının bu şekilde derinden sarsılmasından çok etkileniyorum. Düşünün bu akşam bir kitap okuyorsunuz ve yarın devam etmek üzere bırakıyorsunuz. Aniden bir deprem oluyor ve yarın olmuyor. Belki yarınlar hiç olmayacak. 

Ben bu şekilde üzüldükçe bazen arkadaşlarım çok fazla tepki gösterdiğimi söylüyor. Neden anlamıyorum. Covid'den ölen birine üzülmek ya da göçükten 91 saat sonra çıkarılan bir kız çocuğu için sevinçten göz yaşı dökmek, bir çok insana neden abartı geliyor?

Her şeyden önce ben bir insanım. Tanımadığım insanların bile acılarını hissedebiliyorsam, onlar için ne yapabilirim diye çabalıyorsam, daha da çok insanım. Ki bununla da gurur duyuyorum.

Aslında daha nice cümlelerim var ancak vakit kısa, tüm ömür işte tükeniyor. Bir fabrika gibi  olduk adeta, sabah 5.30 akşam 5.00 ... Durmadan aynı şeyler, beni yoruyor. Ve böylesi kötü bir dönemden geçerken de açıkçası bir yazı yazmak gelmiyor içimden.

Hala insansı kalmış, duygularını bulamamış, hissedememiş o kişilere üzülüyorum. Onlara kızamıyorum bile, sadece acıyorum. Çünkü insan olmanın gereğini anlamamış, o evrimi tamamlayamamış, taş kalpliler ve hiç bir şey yaşamadan taş kalplerini de alıp gidecekler bu dünyadan. 

Sen güzel insan umarım insanlara ve dünyaya olan tavrın bu kadar gaddarca olmaz. Düşene bir de sen sırtını dönüp gitmezsin. O yardım elini hep uzatırsın. Acısını acın, sevinçlerini sevincin bilirsin. İnsan oldukça ve iyilik oldukça bu dünya o kötülerin elinden kurtulacak. İnan...

Kendine iyi bak. Maskeni tak, sosyal mesafeni koru.




Birçoğumuz için aylarca süren bir karantina döneminden geçtik. Biliyorum ki dışarı çıkıp yazın tadını çıkarma dürtüsü çok ama çok güçlü. Peki bizim için güvenli olan şeyler nedir? Sizlerle okuduğum yazılardan edindiğim tavsiyeleri kendi düşüncelerimle de harmanlayıp paylaşacağım.

Allah'ım neredeyim ben? Ne bu tantana...? Adeta maymunlar gezegeni, herkes bir şey söylüyor, herkes bir şey paylaşıyor. Sakin kalmalıyım. Bir süreliğine uzaklara gidiyorum, bütün sosyal bağlantılarımı koparıp. İşte şimdi oldu, bir parça huzur...

Bir dakika! Gitmeden önce diyeceklerim var.


Her şey 2019'un Aralık ayında Çin'in Hubei Eyaletinin Wuhan kentinde atipik pnömoni yani zatürre tanısı konulması ile başladı. Çok kısa bir sürede ise bu durumun yeni bir virüs türünden kaynaklandığı ortaya çıktı. Tabi biz o aralar birbirimiz ile dalga geçiyorduk. Hapşıran ve öksüren birine 'koronalı' diyorduk. Olayın ciddiyetinin farkında bile değildik.

Virüs ilk zamanlar ' Wuhan virüsü' olarak anılırken -ki böyle anılması daha iyiymiş- sonraları; ilkin 2019-ncovard olarak anılmaya, en son olarak da covid-19 olarak tanımlanarak anılmaya başlandı. 

Şu sıralar yazmak isteyip de yazamadıklarımla boğuşuyorum. Normalde çevremi izlemeyi seven biriyim ancak şu an içinde bulunduğumuz bu corona salgını nedeni ile daha da çok sevdim diyebilliriz. Nedenine gelirsek, önceki yazımda da belirttiğim gibi bir çok insanın nasılda bencilleşebildiğini ve kimlerin nasıl kriz yönetebildiğini daha net görüyoruz.

Sizi bilmem ama benim penceremden bakıldığında virüs bizlere çok şey öğretti ve gösterdi diyebilirim.

 
Dostlarım biliyorsunuz insanlık ve sağlık adına zor zamanlardan geçiyoruz. Toplum içinde birçok şeye dikkat etseniz de birçok kişinin neredeyse hiçbir şeye dikkat etmediğini görebiliyoruz. Onlar adına acilen bilinçlenmeyi diliyorum.

Bu dönemde eğitim, ulaşım ve ekonomi kadar aşıklarda bir takım olumsuzluklarla karşılaşmadı değil. :)



Bu gün home office çalışmanın ikinci günü. 

Malum durum sebebi ile bu hafta evde kalma sırası bende. Hayatımda ilk defa evime iş getiriyorum. Benim yapımda biri için iş işte, ev evde olmalı ancak dünya çapında yaşanan bu virüs vakası yüzünden şuan bu anlayışımdan ödün veriyorum.

Home office kavramı içindeki son günlerim nasıl geçer bilmiyorum ancak size iki günüm içinde yaşadıklarımı paylaşabilirim.

Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

POPULAR POSTS

  • KADIN
  • Yalnızlığı Sevmek
  • Mutsuzlukla Beslenmek
  • E hani bitcoin?
  • Terman'ın Termitleri
  • 3, 1415926535 8979323846 2643383279 5028841971 6939937510 5820974944 ...
  • Şiddet içeren Oyunlar
  • Sirkadyen ritim ve beslenme
  • Ruh Eşini Bulmak
  • Başarılı olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

  • ▼  2021 (28)
    • ▼  Ağustos (2)
      • Bir Kuş Olsam...
      • Bir Dakikanı Alacak
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (5)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (4)
  • ►  2020 (60)
    • ►  Aralık (8)
    • ►  Kasım (4)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (8)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (4)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2019 (22)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (4)
    • ►  Nisan (2)
    • ►  Mart (1)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2018 (66)
    • ►  Aralık (11)
    • ►  Ekim (9)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (1)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (9)
    • ►  Ocak (17)
  • ►  2017 (34)
    • ►  Aralık (13)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (3)
    • ►  Şubat (3)

DESTEK OLMAK İÇİN TIKLA

Popular Posts

  • KADIN
  • Yalnızlığı Sevmek
  • Mutsuzlukla Beslenmek

Etiketler

2019 blog yazısı (18) 2020 (4) 2020 blog yazısı (29) 2020 felaketleri (1) Akilah (1) Atatürk (3) Beyhan Budak (2) Elif Şafak (1) Karlar Ülkesi (1) alice harikalar diyarı (1) alçakgönül (1) aşk (2) beyin (3) bilim (14) bilim dünyası (6) bilimsel gelişmeler (2) bilimsel yenilik (2) blog (123) blog yazısı (172) cinayet (2) doğa (4) doğa blog yazısı (1) ekonomi (3) elon musk (4) gelecek (3) hashtag tarihi (1) hastalık (3) hated in the nation (1) kedi (3) kitap (18) kitap incelemesi (14) kitap yorumu (16) kitap önerisi (11) kişisel blog yazısı (130) kişisel gelişim (23) kişisel gelişim kitabı (3) korona (10) kuantum (3) mutlu olmak (4) pi (2) pi sayısı (1) psikoloji (5) sağlık (4) sosyal linç (1) sosyal medya (3) sosyal medya yalanı (1) spaceX (3) state of survival (2) termik (5) termik santral (5) termik santrale hayır (4) çerkezköy termik santrale hayır diyor (3) çocukluk (2)

Copyright © Dolu Tarafı. Designed: OddThemes