Yalanı karakteri olmuş insanlara selam verip başlıyorum yazmaya.
Sonucu ne olursa olsun, yalan söylemek tercihlerim arasında asla yer almaz. Bu ailem, yakın arkadaşlarım ya da sevdiğim adam olsun hiç fark etmez. Zaten fark etmemeli de. Her zamanda dediğim gibi yalan söyleyen insanları fark ettiğimde, neden bu tarz bir yolu seçtiklerini düşünmeyi ve buna odaklanmayı tercih ederim. Her hangi bir konuda yalan söyleyen insanlar benim tepkilerimden genel olarak korkarlar. Verdiğim tepkiler, başkalarının birbirlerine söyledikleri yalanlar olsa dahi tavrım değişmez.
İnsan doğası gereği hep bir kıyaslama içerisinde yaşar. Bu çoğu zaman kişiler tarafından fark edilmeden gerçekleşir. Özellikle nesnel olarak algıladığımız her şeyi kıyaslarız. Tabi ki herkes "daha iyi"yi ister. Daha iyi bir ev, daha iyi bir iş, daha iyi bir maaş, daha iyi kıyafetler... Peki ama kime göre, neye göre iyi?
Kıyaslama yapmak zamanla kontrolden çıkabilen bir davranıştır ve toplumsal yaşamın üzerimizdeki etkisini gözler önüne serer.
Sonuçta insanoğlu, ister istemez etrafından etkilenir. Sanırım bu dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk günden itibaren süregelen bir olay. Kadınlar mağaralarının büyüklüğünü, erkekler avcılığının yırtıcılığını, kendi bilek güçlerini kıyaslar mıydı bilinmez ama kulağa çok da uzak bir ihtimal gibi gelmiyor.
İnsan yeniliklere çok çabuk ayak uydurabiliyor ve zamanla faydalı veya eğlenceli olan her şeyi kendi aleyhine çevirmeyi başarabiliyor. Olduğundan farklı ve abartılı görünmeyi seven insan canlısı için de sosyal medya adeta kaçınılmaz bir hazine oldu.