Hayatta "mutluluğu" aramamız gibi dört gözle beklediğimiz hayatımızın aşkının peşinden koşar dururuz. Ama zaman ve tecrübeyle, başkaları tarafından anlaşılmamızın, sevilmekten daha önemli bir olgu olduğunu anlarız. İlk başta ve belki de en çok odaklandığımız konu "sevilmek istiyorum" düşüncesidir. Ancak, her zaman sonunda kazanan tek şey "anlamanı istiyorum" prensibidir. Ya da en azından bunu sağlayabilecek bir şeydir.
Bugün sizlerle hayatımızdaki seçimlerle ilgili konuşalım istiyorum.
Daha doğrusu uzun bir monolog olacak, sizler okuyacak ve ben ise yazacağım.
Lafı uzatmadan başlayalım sevgili dostum. Geriye dönüp baktığımda verdiğim büyük-küçük her türlü kararın sonucu, birer puzzle parçası gibi birbirine ilişerek aslında bana ait bir hikaye oluşturmuş ve o hikaye de hala devam ediyor. Bu hikaye öyle bir hikaye ki bazen "keşkelerle" şekillenirken bazen de "iyi'kilerle" yoluna devam etmiş. Farkında olsam da olmasam da verdiğim her karar beni bir yol ayrımına sürükledi ve ayrımlarda takındığım tavırlar ise "tecrübe" çatısı altında birikti.
İyisi ile kötüsü ile ardımızda bıraktığımız 2020 için konuşacağız bugün.
Tahmin ediyorum ki kötü geçtiği için bize bir şey anlatma diyeceksiniz ama 2020 her alanda yeni fikirlere kapıları açan bir yıl oldu. Bu esnada da iş dünyası, oluşan bu yeni trendlerden, yeni fırsatlar yaratarak farklı değerler ortaya koymaya çalışıyor. Aslında yeni trendler diye bahsedeceğimiz olaylar ve kavramlar hayatımıza tam olarak şu anda girmiş olmasa da yıllar boyu seyreden büyük toplumsal, ekonomik ve ekolojik değişimler bu trendlerin yayılmasını ve belirli zamanlarda, hatta belirli anlarda yaygınlaşmasını sağladı.
Yeni yılın ilk ayını yavaşça gerimizde bırakırken 2020'de öne çıkan bu trendlere bir göz atalım.