Bugün sizlerle hayatımızdaki seçimlerle ilgili konuşalım istiyorum.
Daha doğrusu uzun bir monolog olacak, sizler okuyacak ve ben ise yazacağım.
Lafı uzatmadan başlayalım sevgili dostum. Geriye dönüp baktığımda verdiğim büyük-küçük her türlü kararın sonucu, birer puzzle parçası gibi birbirine ilişerek aslında bana ait bir hikaye oluşturmuş ve o hikaye de hala devam ediyor. Bu hikaye öyle bir hikaye ki bazen "keşkelerle" şekillenirken bazen de "iyi'kilerle" yoluna devam etmiş. Farkında olsam da olmasam da verdiğim her karar beni bir yol ayrımına sürükledi ve ayrımlarda takındığım tavırlar ise "tecrübe" çatısı altında birikti.
Bu nedenle yaptığımız her bir seçim bize yeni bir yön verir, hatta bizi konfor alanımızdan bile çıkarır, o yüzden hayatımızdaki seçimler çok önemlidir. Maalesef ki bu dünyaya geldiğimizde çoğu şeyi biz seçemiyoruz. Mesela, doğum günümüzü, nerede ve hangi ailede doğacağımızı, ismimizin ne olacağı gibi türden şeyleri seçemiyoruz ancak şunu da bilmek gerekir ki bizim yapamadığımız bu seçimler bile aslında başka insanların seçimlerinin birer sonucudur. Bu nedenle istediğimiz hayata sahip olmak için yaptığımız seçimler konusunda gerçekten titiz olmamız gerekir ve unutmamalıyız ki "doğru adımı atmak her zaman iyi hissettirmeyebilir ama önemli olan buna rağmen o kararı verebilmektir." Eğer hayatta sadece mutlu olmak isteseydik ve seçimlerimiz sadece bunun için olsaydı, kesinlikle kimse çalışmıyor olurdu. Yani o ki, seçimlerimizdeki kriter sadece mutluluk olmamalı.
Aslında istediğimiz hayatı yaşamak biraz da bizim elimizde ama o çuvaldızı kendimizie batırmakta nedense biraz sorun yaşıyoruz. Eğer iyi bir şey oluyor ise hemen onu sahipleniyoruz ancak kötü bir durum söz konusu ise sahiplenmemek için elimizden geleni yapıyor ya da bu duruma eşlik edecek bir suç ortağı arıyoruz. Değil mi? Ancak hayatta nasıl başarıları sahipleniyorsak başarısızlıklarımızı yani o kötü durumları da sahiplenmemiz gerekir. Çünkü gelişim dediğimiz, tecrübe dediğimiz şey bu kötü durumlardan gelir. Hayatımızda yaşadığımız kötü olayları da sahiplenir ve birer öğreti haline getirirsek, bir sonraki seçimimizde doğru olana bir adım daha yakın oluruz.
Biliyoruz ki, herkes sağlıklı, zengin ve başarı dolu bir hayat ister. Bunu büyük ihtimal insanların %99'u talep etmekte ve nedense sadece %1'lik bir kısım bu isteğe erişebilmekte. Peki bu insanlar neyi farklı yapıyorda yaşamak istedikleri hayata ulaşabiliyor? Cevap aslında basit; "seçimleri." %1'lik gibi küçük bir dilime giren insanların ortak noktaları; yaptıkları seçimlerde her zaman varmak istedikleri sonucu hayal ediyor ve ona göre adım atıyor olmaları. Sizce yolculukları her zaman keyifli mi geçiyor dersiniz? Aslında hayır, ama onlar için yolun ne kadar güzel ve keyifli olduğu değil yolun sonunun nereye vardığı önemlidir. Bu insanların yaşadıkları hayata imrenmekten kendimizi alamayız ama şu da bir gerçek ki onların attıkları adımları atacak kadar da cesur muyuz? Önce bunu kendimize bir soralım.
Mesela geç uyanıp günün yarısını uyuyarak geçirmek kolaydır ancak erken uyanıp sabahın erken saatlerinde çalışmak zordur, televizyon karşısında saatlerce vakit öldürmek kolaydır ama bir kitabı alıp onu bitirme isteği içinde olmak zordur, sadece eğlence odaklı bir arkadaş çevresine sahip olmak çok kolaydır ama dünyayı değiştirebilecek bir arkadaş çevresine sahip olmak zordur, sağlıksız beslenip bedene eziyet etmek kolaydır ama öğünleri kontrol edip spor yapmak zordur, sevilen bir işte çalışmak çok kolaydır ama çalışmak zorunda olunan bir işi sevmek zordur, bir sınavı kopya çekerek geçmek çok kolaydır ama hakkı ile çalışıp vermek çok zordur, geçmişe takılıp kalmak kolaydır ama anı yaşayıp geleceği şekillendirmek zordur ve en önemliside hayal etmek kolaydır ama hayalinin peşinden koşmak ve bu yolda mücadele etmek zordur... Demem o ki, zararlı bir şeyi seçmek kolaydır, her zaman da kolay olacaktır ancak bu bize bir şey kazandırmaz, mutlu oluruz belki ama ömrümüzün sonuna dek başkalarına imrenmeye devam ederiz.
"Zor olan, imrenilecek bir hayat yaşamak ve yol ayrımlarında zoru seçebilecek kadar cesur olabilmektir."
Kendim için konuşmam gerekirse, her zaman bir merak ve bazen de anlamlandıramadığım bir arayış içinde buluyordum kendimi. Bu arayışlarım benim için geçte olsa birer hedefe dönüştü zamanla ve o hedeflere ulaşabilmek için de çoğu zaman zor seçimlerin içinde buldum kendimi. Çoğu zamanda konfor alanımdan çıkmak zorunda kaldım ve yeniden inşa ettim yaptıklarımı. Hayatım boyunca yaptığım ve belki de yapacağım seçimler için kendime sorduğum bir kaç soru var. Bu sorulara göre alacağım kararlar ve seçimler de şekillenmiş oluyor. Gelin hep birlikte bu sorulara bakalım;
*Bu seçimi aklım ile mi yoksa kalbim ile mi yapıyorum ve bana katkısı olacak mı?
*Başka alternatiflerim var mı?
*Bugün son günüm olsa da bunu seçermiydim?
*Bu seçimi savunabilir miyim?
*Bu seçimim yüzünden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenenler olacak mı?
*Bu seçimden sonra vicdanen rahat olacak mıyım?
Bu sorular genelde önemli bir karar almadan önce üzerinde düşünmeye çalıştığım sorular. Hepsine gönül rahatlığı ile cevap verebiliyorsam ilk adımı atıyorum ama bazı soruları cevaplamakta gerçekten zorlanıyorsam işte o zaman danışabileceğim kişilere gidiyorum. Tabiki seçimlerde ve kararlarımda bu süreyi çok uzatmıyorum ancak hayatıma yön vereceğini düşündüğüm anlarda mümkün olduğunca sorular üzerinde vakit harcıyorum.
İşte böyle sevgili dostum, önümüzde kocaman bir ömür, uzun bir yol var, bu yolu nasıl yürüdüğümüz kadar, hangi yolu seçtiğimiz de önemli. Nereye varmak istiyorsak, hedefimizi oraya doğru çekmemiz ve asla pes etmememiz gerekli. Hayatımız seçimlerimizin bir toplamı olduğuna göre o zaman biraz daha ince eleyip sık dokumaya çalışalım, insanlara verilen düşünme gücünü kullanmaya dikkat edelim.
Son olarak sevgili dostum, neyi seçtiğimize dikkat edelim çünkü o seçtiğimiz bir gün sonumuz da olabilir, hayata yeniden doğuşumuz da...
Başka bir yazıda görüşmek üzere.
blog yazısı
cesaret
cesur
hayal etmenin gücü
hayatımızı nasıl değiştirebiliriz
imajinasyon
karar almada yaşanılanlar
karar almak
kişisel blog yazısı
kişisel gelişim
0 yorum