Susmayacağım


Kimisi ömür boyu beraberlik yemini ettiği eşi tarafından, kimisi öz babası tarafından, kimisi sevdiği erkek tarafından ya da bir zamanlar sevdiği erkek tarafından; hadi bunlar da olmadı, amca, kardeş, enişte gibi erkekler tarafından katledilen 408 kadın... Onlar 2021 için dilek tutamayan 2020 de katledilmiş kadınlar... Belki şuan hayatta olan ama ölümü ensesinde hisseden yüzlerce kadın da yeni yıla girerken yine o güzel hayalleri kuramadı.

Şimdi ölümün cinsiyeti olmayacağı aklınıza gelebilir, tabiki ölümün bir cinsiyeti yoktur, tıpkı hakkın cinsiyeti olmadığı, daha doğrusu olmaması gerektiği gibi. Ancak bir yerde hala bir birey sade ve sadece cinsiyetinden ötürü boyunduruk altında tutulmaya çalışılıyorsa, orada görünenin ötesinde olan bir şeyler yok mudur sizce?

Peki bir düşünün kadın boyunduruk altına girerse ne olur?

Eğer boyunduruk altına girip susarsa bir kadın, hele ki bunun normal olduğunu kabul ederse; tıpkı tepedeki isimlerin dediğini yapıp itaat ederse, kendinden sonrakini de öyle yetiştirir. Bir de çocukları düşünün, yaramazı, uysalı, içine kapanığı, aşırı sosyali gibi gibi... Ancak bunların içinden sadece "uysal çocuk" makbuldür bizim toplumumuzda. 

Laf dinleyen, söylenilenin dışına çıkmayan tıpkı uysal vatandaşın makbul olduğu gibi. Susan, ses çıkarmayan, başına vurup ekmeğini alabileceğin; zammış, adaletsizlikmiş, liyakatsizlikmiş bilmeden, sadece şükretmesini bilen vatandaş en güzel vatandaştır. Başka türlü yaşamayı bilmez, hakkını savunmanın baş kaldırı olacağını düşünür çünkü. Eğer şikayet ederse yapılan tüm haksızlıklara, "şükür bilmez" denir diye çekinir kendi içinde.

Peki kadın cinayetlerine başlamışken buralara nasıl geldik? Şöyle diyelim, katledilen kadınlar sizce neden öldürüldü? Tabi bunun için haklı bir sebep asla yoktur çünkü insanı öldürmenin haklı bir sebebi yoktur. Peki sizce sebepler ne olabilir?

Mesela, içlerinde bakımsız olduğu için bile öldürüleni var. Evde yoğurt olmadığı için öldürüleni de olduğu gibi. Çalışmak istediği için katledileni de; işveli güldü diye canından olanı da, aşırı seven kocası yüzünden hayatını kaybedeni de...

Onların tek ortak noktaları var. Kendilerine çizilen sınırları aşmaları, sözde uymaları gereken kurallardan çıkmaları(!) Peki ya bu katliyamı yapanların durumu? Mesela aldattığını sadece düşündüğü için öldüren erkeğe, haklı sebeplerden indirim gelebiliyor.

Ölen konuşamadığı gibi, mesela "Hakim bey/Hakime hanım erkekliğime laf etti!" dendiğinde kışkırtma olduğu için yine indirim alabiliyor. Şaka gibi değil mi? O da yetmiyor giydiği takım elbise bile iyi hal sebebi olabiliyor ve yine indirim alabiliyor. Büyük büyük yerlerde kocaman sözler sarf edenler nedendir bilmem bu adaletsizlik karşısında sus pus oluyorlar. 

Eğer ezersen, eğer ezip kabullendirebilirsen sonrası kolay olur! Kadını susturduğun an evin reisi(!) olarak, o da kendinden güçsüzü susturmayı öğretir... Bir kadını susturmayı becerirsen, kadın senin dışında kalan tüm haneyi susturmayı başarır. 

Zihinlerdeki bu erk'i kim susturacak peki?

Bu zihindeki erk zaten suskundur ama farkında değildir. Canı çıkar mesela çalışmaktan, sonra aldığı üç kuruş ile egemenliğini kurtarmaya çalışırken, kulağına fısıldarlar; "şükret" Etmedin mi? Sopa hemen iner enseye. "Binlerce işsiz var. Beğenmiyorsan git." Daha adaletsizlik demeden sopa gene iner enseye. Sonra bir bakmışsın öğrenivermişsin tek derdin geçim ve iktidarını ayakta tutmaya çalışmak olmuş. Sağlıkta problem varmış, eğitim yan yatmış sana ne? Bak şimdi her şeyi yönetmek ne kadar kolay değil mi?

Zihin tüm bunları kabul ettikten sonra ister asgari ücretle çalışın, ister beyaz yaka olun ya da holding sahibi olun hiç bir şey değişmez. Zihniniz iktidar savaşı veriyorsa, içinizdeki vahşiyi susturamazsınız. Paranız varsa içinizdeki vahşinin dışarıdan görülme süresini uzatırsınız sadece!

Ve kadın ister dört duvar arasında yaşamak zorunda kalsın, isterse tepeye çıksın; eğer farkına varmaz ise ya da vardığı halde bir çıkış yolu yok ise ve hayatında iktidar savaşı veren bir erkek var ise; değişen tek şey dışarıdan olup bitenler anlaşılmaması için kullandığı envanterdir.

Keşke bu yıl kadın cinayetlerinin az olduğu bir yıl olsa. Keşke bir kadın daha "ölmek istemiyorum" diye haykırmasa. Keşke adalet her cinsiyet için her canlı için eşit olsa. 

Maalesef ki "kadınlar günü" öncesinde bile bir vahşete tanıklık ediyoruz. Gerek Müge Anlı'nın programında olsun 10 yıl sonra bile öldürülen kadının faili kocası çıkıyorken. Biz hala bir kaç yazı ile bu duruma dur demeye çalışıyoruz. Bizim değerlerimize ne oldu? İnsanlığımıza? Ne zaman böylesine vahşi olabildik? 

Bilemiyorum ve bu tablo her geçen gün artıyor. Buna da yüreğimiz dayanmıyor artık...

Sizlere öldürülen kadınlarımız için tutulan dijital sayacın linkini bırakıyorum. Bu ayıp hepimizin. Erkekleri yetiştirenlerden tutun; buna gözünü, kulağını, ağzını kapatan herkesin.  

0 yorum