Korona Yok


 

Bugüne dek hiç bilinmeyen ve solunum yoluyla yayılan bir virüsle karşılaşınca paniklemek çok normal. Ancak yaşanılan ilk şokun üzerinden yaklaşık olarak bir yıl geçti.

Sanırım artık ilk günlere kıyasla virüsü daha iyi tanıyoruz. Bilimsel çalışmalarda ve deneme yanılma yöntemiyle uygulanan tedavilerde de belirli bir ilerleme sağlandı.

Mesela nefes darlığı ile ilgili hastaneye gelenler entübe edilmiyor ya da tedavi için verilen bir takım ilaçların da zararlı olduğu artık kabul ediliyor. Her gün yep yeni aşıların bulunduğu haberleri yayılıyor.

Açık havada maske takma zorunluluğu, sokağa çıkma yasakları, seyahat engelleri, ticaret kısıtlamaları, sanatsal faaliyetlerin durdurulması gibi olağanüstü hal uygulamaları ile önlemler ilk günlerdeki gibi devam ediyor.

Ancak tüm bu geçen süre ile birlikte virüsün işlevi ile ilgili bir deneyim sahibi de olmadık değil.

Yazın açık havada yan yana olmamıza rağmen vakalar düştü denebilir. Tabi ne kadar doğru bilemiyoruz. Havaların soğuması ile birlikte kapalı mekanlara girdikçe de sayı arttı. Aynı grip gibi.

Buradan da anladığımız şu ki virüsün yayılım hızı alınan tedbirlerle değil, diğer solunum yolu hastalıklarında olduğu gibi mevsimsel değişimlerle ve buna bağlı olarak insanların bağışıklık durumuyla da ilişkili olduğunu yaşayarak deneyimledik. Mesela uzmanların dediği gibi D vitamini takviyesi yasaklardan daha iyi çalışıyor.

Maskenin işlevsiz olduğuna - tabi bazı durumlar hariç - sürekli kullanımının daha da zarar verdiğine dair bilimsel makaleler de bulunmakta. 

Evlere kapanmamızın sonuç vermediğine ise bu kampanyayı başlatanlar bile kabul etti artık. Belirti gösteren insanların temiz havaya, hareket etmeye ve morale ihtiyacı olduğunu hekimlerde belirtiyor. Ve araştırmaların sonucu da bulaşların neredeyse çoğunun evlerde gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

İzolasyonun yapılmasının vurgulanma sebebi olan hastane kapasitelerinin dolması ve sağlık sektörünün kilitlenmesi, hastalığın pik yaptığı dönemlerde bile neredeyse yaşanmadı. Kaldı ki yoğun talebin de medyanın körüklediği panik havası ile grip belirtileri gösteren herkesin hastanelere koşması yüzünden oluştuğu da meydanda. Yaratılan bu kaos nedeni ile hastalığı ayakta atlatabilecek onlarca kişi sağlık personeli ile gereksiz yere temasa geçti diyebiliriz.

Gelelim ticaret ve seyahat kısıtlamalarının neden olduğu yıkıma, maalesefki bunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Birleşmiş Milletler raporlarına göre işsizliğe ve açlığa bağlı çocuk ölümleri şuan tavan yaptı...

Burada tüm bahsedilenler bilimsel verilerin bahsettiği tablolardan alınmıştır. Herhangi bir ideoloji için yazılmamıştır. 

Aşı yaptırmayı her zaman reddetsemde artık karşıtı da değilim ve herkes olduktan sonra bana da zorunlu olursa kabul edeceğim. Demek istediğimiz şu ki, herkes bir şey diyor, biz sadece, aşının bilimsel verileri açıklanmadan başarısına yüzde yüz güvenmemiz gerektiğini söyleyenlere karşı mesafeliyiz. 

Ancak ne zaman bu cümleleri dile getirsek karşılaştığımız cümleler hep aynı oluyor.

xKoronaya inanmıyor musun yoksa?

Laboratuvar ortamında oluşturulduğu kanıtlanmış bir virüsten ve onun sebep olduğu hastalığı konuşuyoruz. İnanmak da nedir? Sadece yasakların, uygulamadaki izolasyon tedbirlerinin yarardan çok neredeyse her yerde zarara neden olduğunu belirtiyoruz.

xKorona yok yani?

He kardeşim korona yok! 

0 yorum