Ve Ruh dünyaya geldi...

 


...Ruh'un daha neyi deneyimlemesi gerekiyordu?

Hangi tekamül aşamalarından geçerek olması gerekeni gerçekleştirecek ve olması gereken olacaktı?

İşte vakit artık geldi.

Ruh dünya da var olmak için inecek ve bedenlenecek ama neye göre?

Ne yaşaması gerekiyorsa o şartlara, o döneme, o genlere uygun birer ebeveyn seçerek gelmeli dünyaya.

Ve hayat yolu çizildi. 

9 ay sonra da bedenleşti ruh.

Hoşgeldi...


Kısa bir özet geçmiş oldum. Uzun zamandır gerek izlediğim videolarda gerekse okuduğum yazılarda olsun bazı şeyler öğreniyorum. Hani durmadan her şey tesadüf diyoruz ya, bu cümleden çıktı bugünkü yazı.

Ruhlar dünyasında, üstadlarla bu madde dünyasındaki hayat yolumuz belirlendiyse, artık bizler neye ve nasıl "tesadüf" diyebiliriz ki?

Yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçerken gözlerinin içine enerji dolu bakan kişi tesadüf mü? Karşında oturmuş ve çok sinir olduğun kişi peki tesadüf mü?

Allah'ın her şeyi mükemmel bir ölçü ile yarattığı bu dünya düzeninde "tesadüf" dediklerimiz aklımızın oyunu olsa gerek. Bir çeşit alışkanlık... 

Değişen, dönüşen, gelişen dünyada çok net ki, ilahi bir plan içerisinde misyonlarımızı yerine getiriyoruz. Bilinçli buluşmalar yaşıyoruz. Tekamül yolunda deneyimlememiz gereken her ne var ise bunlar türlü şekillerde, cisimlerde önümüze konuluyor. Siz iyiyken bazılarının kötü insan olması gerekiyor bu kocaman oyunda. Çünkü her şey büyümemiz için.

Hala bedenden ibaret bir bölüme yazmak istiyorum. Çok canavarca eğilimleriniz var. Öfke gibi, kıskançlık gibi, kibir gibi, sahtekarlık gibi, çıkar sağlamak gibi... Maneviyat ise hiç yok. Bunlar ruhlarımızın özü olan sevgiye taban tabana zıt duygulardır. Sen bir Ruh'sun. Bu madde dünyasında sınavlar vermek üzere bedenlendin. Ruh gözünle bak tüm olaylara. Canavarlaşma! Çünkü Ruh Allah'ın bir uzantısıdır. Temiz, saf, sevgi doludur. Madde dünyasının tüm kirinden uzaktır. 

Kolay değil belki, içinizden hatta demişsinizdir bunu da.

Evet zor zamanlarımızda canımız çok yandığında bu olgunluğu taşıyamayacak kadar aciz oluyoruz. Ancak acı hafiflediğinde kendimizle konuşabilme vaktimiz oluyor. Böylece kendimizi ve öteki kişileri gözlemleyebiliyoruz. Ve farkındalığımız arttıkça kimin ya da hangi olayın, neyin, önümüze neden çıkarıldığını belirli bir süre sonra çok net bir şekilde anlıyoruz.

Bu nedenle şimdi bir durun, soluklanın ve sorun; "bu tesadüf olmayan olaydan ben ne öğrenmeliyim?" deyin.

Unutmamak gerek ki her türlü ilişkide birbirinizin aynası olursunuz. Peki bu ne demek?

Güvenilir bir dost isen herkesi öyle görürsün çünkü onun aynasında kendini görürsün.

Karşındaki bencil bir yapıya sahip ise senin aynana bakar ve seni bencil görür. 

Kim size ne diyorsa ona kulak verin çünkü kendini anlatıyordur bir şekilde. Hiç kimse kendi içinde var olmayan bir şeyi size yansıtmaz. Farkındalığınız arttıkça böyle durumları anlayıp bu tarz insanlara gülmeye başlayacaksınız.

Konuya dönersek; yaşanılan her türlü ilişkide hem öğrenci hem öğretmen oluyorsunuz. Çok güzel işleyen bir alışveriş var, tabi fark edene! Tüm öğretmenlerinize teşekkür edin ve tüm öğrettiklerinize sevgiler gönderin.

Belki hiç olmadık bir anda ayaküstü tanıştığın ve sana iki cümle kuran bir kişi, hayatının dönüm noktasının baş kahramanı olacak. 

Demem o ki, bu tesadüf olamaz dediğin durumlar yaşamadın mı hiç?

Eğer hala tesadüf olarak nitelendiriyorsan bu durumları, saygı duyarım.

Dilerim ki hayat yollarımız hep iyilere tesadüf etsin.

0 yorum