Heraklitos'un dediği gibi "Her şey değişir, akar."
Her şey bakış açımız ile değişir, şekillenir. Bu akışın önünde olmak mı ya da akışla beraber hareket etmek mi? Neyi seçerdiniz? Şuan yaşadığımız bu izolasyon döneminde kendinizi nerede görüyorsunuz? Şimdi içine bak ve sor. - Akışla mı hareket ediyorum? Akışa karşı mı hareket ediyorum? Yoksa akışa rağmen mi hareket ediyorum? -
Günaydın mı? İşimin başına oturmalıyım. Kahretsin! Geç kalmışım. Gece yarısına kadar işlerimi tamamlamaya çalışıyorum ama kimse bana yardım etmiyor. Yardım olmadan hareket edemiyorum. Nerede yanlış yapıyorum acaba?
"Fotoğraf tarafımıza aittir, beğenen kullanabilir"
"Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.
Aşk yakıyor.
Ayrılık kavuruyor.
Aldatmaksa hep çok acıtıyor.
Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona aşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.
Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir..."
-Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
...
Hani bir roman okudum hayatım değişti dersiniz ya. İşte bu romanda öyle. Gülseren Budayıcıoğlu "İstanbullu Gelin" dizisinin öyküsünün yazarı olarak bilinsede aslında kendisi bundan çok daha fazlası. Bildiğim ve şuana kadar dört kitabı olan bir yazar ve Türkiye'nin ilk psikiyatri merkezi Madalyon'un kurucusu.