Yapay zekanın yükselişi bir çoğumuz için gerçekten çok sinir bozucu. Sanırım yapay zekanın oluşundan biraz tedirginiz. Belki de yapay zeka ile ilgili tedirginliğimizin sebebi, 21. yüzyılın, bir kuruluş ile ilk defa etkileşime geçen ya da "nous" yani zekanın ilk defa görüldüğü bir yüzyıl olmayacağı gerçeğinden kaynaklanıyor olabilir. Sonuçta, insanoğlu böyle bir olayın doğrudan varisi olacak. Birçok insanın, insansı makineler fikrinden dolayı tehdit altında hissetmesinde, bu makinelerin bazı açılardan insanlar gibi olacağı düşüncesinden kaynaklanmıyor mu zaten?
Bu düşünce genellikle bana "İnsanlar neye benzer ki" sorusunu sordurmuştur. Jean-Jacques Rousseau'nunda dediği gibi, "İnsanlar kötüdür." Açıkçası yaşadığımız yılda, insanlık tecrübesi benim gözümde, hala oldukça kasvetli ve kötü.
Belki de çoğu kişinin unuttuğu bir soruyu hatırlama vaktidir. "İnsanları kötü yapan şey nedir?" Rousseau, "insanların doğal olarak iyi" olduğunu söyler ama erdemli türlerin "edindiği bilgi" ile bozulduğu sonucuna varır. İlginç bir durum.
Artık insanın bilgisi ve ahlaksızlığı arasında bir bağlantı olabileceğinden şüphe duyma eğilimimiz ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte, 19. yüzyıla kadar, Avrupa ve Amerika'da bir çok kişi, insanın kötülüğündeki sebebin bir şekilde yaratılış yani Genesis'te ilk sayfalarında temsil edildiğini düşünüyordu. Şöyleki, ilk insan çifti olan Adem ve Havva, Tanrı tarafından cennette, Eden'de çıplak ve masum aşıklar olarak yaşamlarını sürdürmektedir.
Ama bir yılan, Havva'yı cezbetmeden önce, Adem'i "iyilik ve kötülük bilgisi ağacının" meyvesini tatmaya zorlar. "Sen Tanrı gibi olacaksın" diye fısıldar. Havva bu meyvenin "göze hoş" geldiğini ve Adem'de yedikten sonra "ikisinin de gözlerinin açıldığını" fark eder. Yani insanlık onlarda ilk defa, insanoğlunun bugün görmekten kaçamadığı, zulmün olasılığı ve ölümün amansızlığını görür.
Genesis'e göre, tüm vahşet ve umutsuzluk bilgiyi yasadışı bir şekilde elde etmek için, ilkel bir insan iradesiyle başlar. Ama bunların yapay zekayla ilgisi nedir Monica? diyecek olursanız... Şöyle anlatayım; 1780-1790'larda, düşünür Kant, Rousseau'nun insanın ahlaksızlığı teorisine yoğunlaşır ve insanların, kötülüğe karşı bir eğilimi olduğuna kendini çok ikna etmiştir. Tıpkı Rousseau gibi kanıtlanabileceğine inanmıştı.
Kant, "İnsanlık tarihinin tahmini başlangıcı" isimli eserinde Genesis'in ilk sayfalarına döner. Kant, cennet bahçesi olan Eden'in sadece bir kurgu olduğunu öne sürmektedir ama aynı anda da onun içsel tutarlılığından da çok etkilenmiştir. İlginç bir şekilde de belli temel gerçeklerin temsilinde "kutsal belgenin oldukça haklı" olduğunu kabul eder. Örneğin; Yaratılış ağacı onun için insanoğlunun içgüdü tarafından belirlenen sınırlarının ötesine ilk kez gittiği, baş döndürücü bir andır. Ona göre içgüdünün "bir tek arzu nesnesini" gerekçe gösterdiği yerde, akıl bir "sonsuzluğu" keşfeder. Ve bir kez de içgüdünün sert kabuğu çatladığında, geri dönmenin imkansız olduğunu vurgular.
Bu tekrar bizi yapay zekaya götürür. İnsanlar kötüdür, çünkü onlar akıllıdır. Elbetteki bu zekanın kötü olduğunu söylemek demek değildir. Daha doğrusu Kant, insanoğlunun tüm kapasitelerinin gelişmesinde, dayanılmaz bir hale sokmanın, "huzursuz" özü olduğunu düşünür.
Ortaya çıkan "akıllı" teknolojilerin tedarikçileri, makine sistemlerinin yalnızca insanların ihtiyaçlarını anlamak için kodlanacağını söylüyorlar. Yani bu makineler sandığımız gibi kötü olmayacak. Ne de olsa, "Don't be evil", son zamanlara kadar Google'ın kurumsal sloganıydı.
Bütün bunlarla birlikte Google, Deepmind teknolojisinin belirli bağlamlarda, belirli görevlerle karşı karşıya kaldığında "agresif" davranış biçimi sergilemesine adeta şok olmuştur. Ne diyelim, zaten bir yerde iyilik sever yapay zeka fikri gerçekten çok tutarsız... Sonuçta her yeni bir gerçekzeka oluşturulduğunda, beraberinde kötülük için de yeni bir kapasite oluşturur. Ve eğer Kant haklı ise, akıllı makinelerin tıpkı bizim gibi kötülüğe eğilimli olacağına emin olabiliriz. Bununla ilgili geçenlerde izlediğim bir filmi size önerebilirim. 2018 yapımı ve aslında tamda bu konulara vurgu yapan bir film, "Extinction" Şimdiden izleyecek olanlara iyi seyirler.
Son olarak, yaratılış kitabı Genesis'de dramatize edilmiş olan ve Kant tarafından rasyonelleştirilen zeka ve kötülük arasındaki bağlantı, sadece arkaik bir korku değil, "akıllı" teknolojilerin yaratıcılarının ve teknoloji filozoflarının pervasızca görmezden geleceği, uzun zamandır süregelen bir felsefi iddiadır.
Umarız ki gelecekte her şey insanlığın iyiliği için olur...
Ortaya çıkan "akıllı" teknolojilerin tedarikçileri, makine sistemlerinin yalnızca insanların ihtiyaçlarını anlamak için kodlanacağını söylüyorlar. Yani bu makineler sandığımız gibi kötü olmayacak. Ne de olsa, "Don't be evil", son zamanlara kadar Google'ın kurumsal sloganıydı.
Bütün bunlarla birlikte Google, Deepmind teknolojisinin belirli bağlamlarda, belirli görevlerle karşı karşıya kaldığında "agresif" davranış biçimi sergilemesine adeta şok olmuştur. Ne diyelim, zaten bir yerde iyilik sever yapay zeka fikri gerçekten çok tutarsız... Sonuçta her yeni bir gerçekzeka oluşturulduğunda, beraberinde kötülük için de yeni bir kapasite oluşturur. Ve eğer Kant haklı ise, akıllı makinelerin tıpkı bizim gibi kötülüğe eğilimli olacağına emin olabiliriz. Bununla ilgili geçenlerde izlediğim bir filmi size önerebilirim. 2018 yapımı ve aslında tamda bu konulara vurgu yapan bir film, "Extinction" Şimdiden izleyecek olanlara iyi seyirler.
Son olarak, yaratılış kitabı Genesis'de dramatize edilmiş olan ve Kant tarafından rasyonelleştirilen zeka ve kötülük arasındaki bağlantı, sadece arkaik bir korku değil, "akıllı" teknolojilerin yaratıcılarının ve teknoloji filozoflarının pervasızca görmezden geleceği, uzun zamandır süregelen bir felsefi iddiadır.
Umarız ki gelecekte her şey insanlığın iyiliği için olur...
0 yorum