Tuhaf Bir Hayat Hikayesi



Gene sıkıcı bir gün başlamıştı adam için. Zaten düğününde takılan kıytırık altınlara çok sinirliydi, birde sabahın köründe kalkıp işe gitmek için hazırlanıyordu.

Yüzünü yıkarken bir iç çekti. Bu korona belası da bir an önce bitseydi keşke.


Hemen mutfağa doğru hızlı adımlarla geçerek kendisine çabucak bir kahvaltı hazırladı. Eşi daha uyuyordu. Oh valla ne güzel o sabahın köründe deli gibi didinsin eşi de rahat rahat uyusun, reva mıydı bu? Yine tonlarca öfültü, şikayet ile tamamladı kahvaltısını.

Yine hızlı adımlarla gardrobuna gitti eline ilk geçenleri giyiverdi hemen. Dünkünün aynısı gibi giyinmiş bir his vardı içinde ama olsun çokta önemli değildi. Servisin gelmesine çok az kalmıştı ve yine o bayırı koşarak çıkmak istemiyordu. Bu yüzden bir hışım, gürültü patırtı içinde çıktı evden. Eşi uyanacakmış çokta önemliydi sanki! Uyansındı artık! Yat, yat nereye kadar?

O sırada park halindeki arabası ile kesişti gözleri. Keşke arabam ile gidebilseydim işe diye bir iç daha geçirdi sabahkine ilave... Arabayı eşinden alsa bir dert almasa bir dert. 

Neyseeee, diye uzun uzun söylenip koşar adımlarla servise doğru gitti ve durağına geldikten bir dakika sonra da biniverdi. 

Otobüs gene tıklım tıkışıktı. Pandemi olmasa bile bu sinir bozucuydu onun için. Çünkü otobüse kilolu ve kokan bir adam biniyordu. Artı bu adam hijyenine dikkat etmediği gibi maskesini de pek takmıyordu.

Durmadan herkesin her şeyin arkasından attırıp, sıkıyordu. Her sabah güne böyle başlayıp böyle bitiriyordu. Hayatında iyi giden ufak tefek şeyler bile olsa bu onu tatmin edemiyordu. Yıllar önce büyük hayallerle, heveslerle geldiği yer ona zindan olmuş, kabir azapları yaşatıyordu.

Oysaki etrafında, çalıştığı yere özenen ve iş arayan onlarca genç insan olmasına rağmen o kendini çok şanssız sayıp her sabah yaka silkerek işine geliyordu.

Bilir misiniz bilmem, Mevlana'nın çok güzel bir sözü vardır ve derki; "Kabiliyetsiz olmak bir kusur değil, ama karaktersiz olmak çok büyük bir kusurdur."

Adam işinde kabiliyetliydi, belki bir çok özel kabiliyetleride vardı ancak karaktersizlik ruhuna adeta işlemişti. Bu onun ömrü boyunca sahip olabileceği en büyük kusurlardan biri olarak kalacaktı. Çünkü kendisine yardımcı olmuş, iyi davranmış onca insanı sebep göstermeksizin silerek, zindanı olarak adlettiği bu yerden yine o gün koşarak kaçmıştı.

Yazık, ben çok üzülüyorum böyle karaktersizlikle yaşayacak olan insanlara.

Düşünsenize ömür boyu bu ruh halinde bir zindanda herkesin ardından atıp tutarak, onun bunun arkasından iş çevirerek, kötülük yaparak, yalanlar savurarak, kocaman bir "karaktersiz" damgası ile yaşayacak olması. Acınası bir durum...

0 yorum