Güneş açmış, kuşlar ötüyor, tüm doğa uyanmış insan evladını çağırıyor adeta. Ve bizler bu güzel günlerde evlerimize kapanıyoruz pandemi yüzünden. Tüm dünyanın aşılandığı hem de maskeleri attığı bir dönemde...
Biraz nefes alalım diye site bahçemize iniyoruz hali ile. Belki bir, belki iki saat anca duruyoruz ailemiz ile diğer insanlardan uzak. Kurallara da uyuyoruz. Zaten bu memlekette kurallara uymayana değil de uyana olanlar oluyor. Sözüm meclisten dışarı.
Gene böyle sıradan tam kapan(a)ma(ma) günlerinden bir gün, çıktık bahçemizde; kahvemizi içiyor, çekirdeğimizi çitliyoruz. Bir yandan D vitamini bir yandan çok güzel bir muhabbet her şey sanki pandemi öncesi gibi. Çocuklar dışarıda oynuyorlar, cıvıl cıvıl bir an anlayacağınız.
Aradan geçen bir saat sonra birden acı bir siren sesi duyuyoruz. Biri bağırıyor, "Kaçın polis geliyor!" Herkes yavaş olmayacak kadar hızlı adımlarla dağılırken koşan çocuklar heyecandan mıdır korkudan mıdır bilemem yere düşüyorlar. Komiğime gitsede bu durum çok üzücü aslında.
Kocaman bir neslin unutamayacağı koskoca iki yıl oldu pandemi yüzünden. Maske zorunlulukları, polisten kaç uyarıları ve kapanma nedeni ile nedense alımı yasaklanan oyuncakları alamamaları ile kocaman bir travma yaşıyorlar. Gene iyi dayanıyorlar.
Mesela artık ben dayanamıyorum. Kafamı doğru düzgün boşaltamadığım için işlerimde istediğim verimi de yakalayamıyorum. Gönlüm özlüyor deniz kokusu almayı, tertemiz mis gibi orman havasında dolaşmayı, çimenlere serilip yatmayı...
Milletçe delirmemek için zor dayanıyoruz.
Umarım güzel günler yakındır.
Yoksa yakında değil polisten hunileri takıp koronadan koşarak kaçacağız :)
0 yorum