Neden Hep Ben?


Mıknatıs gibi her tersliği üzerinize mi çekiyorsunuz? Batıl inançlarınız yok, çekim yasasına da inanmıyorsunuz ama nedense her zaman aynı şey sizi buluyor ya da her şey üst üste geliyor. "Neden hep ben?" sendromu yaşıyorsanız, nedenini burada elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım.


Sizde de oluyor mu? Bir şeyden çok korktuğunuzda başınıza sürekli aynı şeyin geldiği... Sanki siz ondan kaçtıkça, o her neyse, dönüp dolaşıp yine sizi buluyor. Bazen ilişkileriniz ve bazende işleriniz aynı şekilde sonlanıyor. Şimdi okuyacağınız cümleler ne kadar da tanıdık gelecek. "Neden hep ben aldatılıyorum?, Neden istediğim gibi bir iş bulamıyorum?, Neden başıma bu kadar bela geliyor?"  ya da "Neden bütün sorunlar beni buluyor?"

Diyelim ki her daim karşınıza kötü karakterli insanlar çıkıyor. Ama siz karakterlerini çözdüğünüzde de iş işten geçmiş oluyor. Ya bu kişi ile evlenmiş oluyorsunuz ya da başınıza bu kişi yüzünden kötü bir olay gelmiş oluyor. Başınıza gelen bu kötü olayda "Yine mi?" demek çok doğal bir tepki tabi ki de... Ama bu olanlar gelecekteki ilişkinizi, mutluluğunuzu, hayata bakışınızı olumsuz yönde etkiliyorsa, ortada çözülmeyi bekleyen kocaman bir sorun var demektir. 

İnsanlar arasında "bahtsız bedevi" dedirten bu durumları, gün içinde ufak tefek bir takım terslikler olarak da yaşarız. Bazen güne kötü başlarız. Ve o kara bulutlar üzerimizden hiç dağılmaz. Bu duruma "Ne ters bir gün!" diye yorum yaparız.

Psikolojimizin algılarımızı etkilediğini belirten psikologlara göre ise; nasıl bakarsak öyle görüyoruz. Yani şöyle açıklayayım, olumsuz duygular olumsuz olayların yaşanmasına neden oluyor. Oysa ki, sabah kalktığımızda "Ne kadar da güzel bir gün." diye başlarsak, o gün gerçekten de her şey iyi geçer. Bunu bir kaç kere de olsa yaşamışsınızdır. Sebebi aslında çok basit, siz o günü iyi geçirmeye karar vermişsinizdir. Böyle bir karar verdiğinizde artık o gün olumsuz bir olayda yaşasanız ona olumlu bakarsınız.

Ama nasıl oluyor da "Bu sefer doğru insanı buldum!" dediğimiz halde, aldatması an meselesi oluyor?  Ya da en yakın arkadaşımıza "Hayatımız harika gidiyor. Çok mutluyum" diye bahsettiğimizde, karşı taraftan tüm kötülükleri görüp yine terk edilen biz oluyoruz? Psikologlara göre, "Neden hep ben?" düşüncesi, yıllar öncesinden ailemizde şekillenen çekirdek inançlarımıza dayanıyor. Ebeveynlerin dünya görüşleri, yaşama bakış şekilleri, çocuğun dünya görüşlerinin ilk tohumlarını eker. Ailenin paraya, ilişkilere, arkadaşlığa yani yaşama bakış şekli kısa bir süre sonra yetişen bireyin bakış şekli olur. 

Çevremizdeki kişiler ailemizde dahil olumlu bir dil kullanabilse, bu yersiz inanç ve düşünceler yüzünden hayatımız olumsuz yönde etkilenmeyebilir. Öncelikle konuşma dilimizi değiştirsek insanları ne delirtiriz, ne de üzeriz.

Bazen çoğumuz başarısızlığın kaynağını da kendisinde arıyor. Bunu yapmaya başladığınızda "Neden ben?" demeye başlıyorsunuz. Bu da psikolojinin bozulmasına neden oluyor. Hayatınızda tamda böyle bir dönemdeyseniz, üzerinizdeki baskıları hafifletmek için kendinize şu soruları yöneltin; "Ben ne yaşıyorum, bu olaya neler sebep oldu, karşı taraftaki insanlar ne yaşıyor? " bu bakış açısı yaşanan olumsuz olayın net olarak değerlendirilmesini sağlar ve üzerinizdeki o derin yükü hafifletir. 

Bunu yapmazsanız kötü düşünceler içinizde kısır bir döngüye girer ve sizi bunalıma sürükler. Her durumda kendinizi suçlamamanız gerekir. Her şeyin illaki bir çözümü bulunur. Eğer hala "Neden ben?" diyorsanız ve bu kısır döngüden çıkamıyorsanız, üstüne üstlük etrafınızdakileri de olumsuz bakış açınızla sebepsiz üzüyorsanız, uzman birinden destek almanızı öneririm.

Kuantum da 21 gün kuralı ve önemi

Tekrar eden olumsuzlukların kaynağında yatan neden, korkularımız olabilir. Bu olumsuzlukları yenmede kuantum tekniklerinden de yararlanılıyor. Öncelikle tabi ki sorunun kaynağına inmemiz gerekli. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; sürekli sevgilileriniz tarafından terk edilen birisi iseniz, terk edilmenin altında yatan korkuyu aramalısınız. Kendinize şu soruyu sorun; "Terk edilirsem kendimi nasıl hissederim?" Bu sorunun yanıtı değersizlik, güvensizlik, beğenilmeme, yalnız kalma korkusu olabilir. Peki ne yapabilirsiniz? Tespit ettiğiniz korkunuzun yerine olumlama belirlemeniz gerekiyor. Örneğe göre şöyle bir olumlama seçilebilir, "Ben her halimle değerliyim, kendi değerime sahip çıkıyorum, ben kendime değer verdiğim için çevremdeki herkes bana değer veriyor." Hatırlarsınız belki bir önceki yazılarımda da bundan bahsettim. Bu uygulamayı da 21 gece boyunca yatağa girdiğinizde uyumadan hemen önce kendi kendinize tekrarlamalısınız. 

Peki neden 21 gün? Çünkü Kuantum felsefesine göre, hücrelerimiz 21 günde bir bölünüyor. Üç periyotta hücreler arasında yeni geçiş yolları, yani yeni bakış açıları oluşturulmuş oluyor. Böylelikle yepyeni bir düşünce doğuyor. Yeni düşünce de yaydığı frekansa karşı eş bir frekans arıyor. 

Yazımı uzatmadan son olarak diyeceğim şu ki, çözüm hayatımızı oluşturan bir çok konuda, "Mutluyum, daha mutlu olmak için neye ihtiyacım var ve ne yapacağım?" diyerek bu adımları uygularsak, hayatlarımız bir nebze olsun güzelleşecektir. Hem şu da bir gerçek ki hayatta çıkış olduğu kadar düşüşlerde mevcut. Siz siz olun sakın moralinizi bozmayın. kendinize de iyi bakın. Mutlu kalın.


4 yorum

  1. Mutluluğum için kendi işimi kurup yaşayacak kadar para kazanmak istiyorum. Spor arada pahalı kıyafetlerde gözüm yok. Ama bu işi yapmak için almam gereken riskten korkuyorum. Belki tek başıma olduğum içindir. Ortak olur musunuz bana Monica hanım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle umudumuzu hiç bir zaman yitirmiyoruz. Buralarda yazdığım mutluluk reçetelerini de bire bir hayatımıza uyguluyoruz. Sonrasını evren kendiliğinden gerçekleştiriyor zaten. Benim inancım bu. Hayallerine giden yolda da sana her zaman yardımcı olurum :)

      Sil
  2. Bir dost.

    Yeni yazı Ne zaman gelecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen dinlenmek istiyor beyin. Bazen tıkanıp kalıyor.
      Güzel dilekler için teşekkür ederim.

      Sil