HAYIR! Diyebilmenin Hafifletici Gücü



Önceki yazılarımdan da biliyorsanız, uzun bir dönemden beri kişisel gelişim kitapları okuyup, onları burada sizlerle paylaşıyorum. Bu sefer seçtiğim kitap bir grup psikolog tarafından ele alınmış bir konu, "hayır diyebilme sanatı". Bu kitapta sınırlarımızı çizebilmenin ve özgür olabilmenin yolunun hayır demekten geçtiği anlatılıyor. 

Özgür olabilmek için, kendine evet demek için, başkalarına "hayır" demeyi öğrenmek gerekiyor. Bunu çok net görebiliyorum. Başkaları kırılmasın, üzülmesin diye sizde evet demekten artık yorulmadınız mı? Gerçekten istemediğiniz bir davete sırf arkadaşınıza hayır diyemediğiniz için gittiğiniz olmadı mı? Karnınız tokken yapılan ısrarlara hayır diyemediğiniz oldu mu peki? Peki sırf karşınızdaki insan kırılmasın diye almayı kabul ettiğiniz ama aslında hiç kullanmayacağınız şeyler aldınız mı? Ya da sizin beğenmediğiniz şeyler aldınız mı?

Bu tarz durumlarla ne kadar çok karşı karşıya kalmışsanız siz bir bay/bayan evetsiniz. 

Biliyorum evetçi bir insanken hayırcı bir insan olabilmek çok zor. Ben bile zor alışmıştım. Ama şunu gördüm, neticede siz kazanıyorsunuz. İnsanların sizin sınırlarınızı bilmesi gerekiyor. Ve bu inanın ki çok güzel bir şey.

Peki nasıl "hayır" diyeceğiz?

Kitap genel açıları ile bu sıkıntılı durumlardan kurtulmayı tek bir kelimeye bağlamış, yani "hayır" diyebilmeye. Açıkçası bu soruya tam olarak net bir cevap yok. Ancak hayır demenin hafifletici etkisi de paha biçilemez. 

Takdir edersiniz ki tüm ilişkilerimizde sadece hayır dememiz de zordur. Ve yeterli de değildir. İnsan nasıl hayır diyeceğini de bilmelidir. Aksi takdirde kişi kendi özgürlük alanına sahip çıkarken, o alanda o kadar yalnız kalır ki, evet demesi de kar etmez bir süre sonra. Kötü bir şekilde karmaşa yaratarak değil de, daha çok çözüm odaklı bir şekilde hayır demek çok daha önemli.

Diğer bir yandan baktığımızda ise hayır diyerek kendi kişisel alanımızı koruyoruz. Başkaları benim hakkımda ne düşünür, diye bir kaygı gütmeden, hayır diyebilen bir insanın iradesi çok güçlüdür. Kişisel gelişim kısmından baktığımızda, bu sınırlarını belirleyebilen insanları öyle kolay kolay demoralize de edemezsiniz. Aslına bakarsanız ikili olan her ilişkide sınırların olması herkes için çok iyidir.

Kitap bir yönü ile iş yerinde mobinge maruz kalan ve psikolojik şiddet gören kişiler için de bir klavuz niteliğinde. İş arkadaşlarına uygulanabilecek "hayır" uygulamaları patrona ve idarecilere yönelik kullanıldığında kovulma garantili bir klavuz da olacağı aşikar. Bunu da göz önünde bulundurmak gerek ve hayır diyebilmeyi kendi durumunuza göre ayarlamanız gerekebilir. Ayrıca Türk aile yapısı düşünüldüğünde, özellikle yakın aile üyeleri ile olan ilişkilerinde kullanılmasının sağlayacağı faydalar kişiden kişiye göre değişebilir. Bana sorarsanız onlarla da belli bir sınır çizmeniz sizin için iyi olacaktır. Sonuçta benim bakış açıma göre ne kadar çok içli dışlı olursanız üzülen hep siz oluyorsunuz. Korkmayın ve size yapılmasını istemediğiniz şeyleri söyleyin ve sınırınızı çizin.

Kırılacak diye yakın ailenizden olan bir kişiye yalan söylemektense, "çok yorgunum ve dinlenmek istiyorum, şu gün gelsen daha iyi olmaz mı" diyebilmeniz gerek. Biliyorum ilk etapta bütün sülale sizi veto edecek. Ancak belli bir zaman sonra sizin iyi niyetinizi anlayacaklar ve sınırlarınızı bilerek ona göre davranacaklar. Şahsen benim öyle.

Yine de şunu unutmamak gerekir ki, her kitabın bir ya da birden fazla yazarı vardır ve yazarlar kendi bakış açılarına göre kitaplarını yazıyorlar. Özellikle de kişisel gelişim kitapları daha çok özel anlatımlar içerir. Bu tarz kitapları okurken kendiniz ile bağdaştırabildiklerinizi alın. Geri kalanını ise sadece okuyun. Size uyan her bir cümlenin altını çizin. Size uymayan öğretiler sizin kişiliğinizi geliştirmekten çok, daha fazla kafa karışıklığına sebep olabilir. 

Bu kitaba da böyle yaklaşın. Kendinize, kendi kültürünüze uyarlayarak hayatınıza yansıtın. Bunun hiç bir sakıncası olmaz. Ancak kitaptaki her şeyi harfi harfine yapacağım ve daha çok mutlu olacağım derseniz, yanılırsınız. Düşünceme göre kişisel gelişim kitapları aynı bir açık büfe gibi. Açık büfedeki her bir yemeği yemek mide fesadı geçirmenize sebep olur. Sadece bir yemek yemek ise diğer tatlardan mahrum kalmanıza neden olacaktır. Her alanda olduğu gibi kişisel gelişim alanında da denge ve uygunluk kriterleri önemlidir. Bu kitaplardan beslenirken de ruhunuzu dengeli ve uygun bir şekilde beslemeniz çok yararlı olacaktır.

Uzun lafın kısasına gelirsek, bu kitabı muhakkak alın, kitaplığınızda bulunsun. Tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar diliyorum. Kitapla kalın, sağlıklı kalın...       

0 yorum