Gemiyi önce fare mi kaptan mı terk eder?


Şu sıralar yazmak isteyip de yazamadıklarımla boğuşuyorum. Normalde çevremi izlemeyi seven biriyim ancak şu an içinde bulunduğumuz bu corona salgını nedeni ile daha da çok sevdim diyebilliriz. Nedenine gelirsek, önceki yazımda da belirttiğim gibi bir çok insanın nasılda bencilleşebildiğini ve kimlerin nasıl kriz yönetebildiğini daha net görüyoruz.

Sizi bilmem ama benim penceremden bakıldığında virüs bizlere çok şey öğretti ve gösterdi diyebilirim.


Tek tek ele alırsak çok uzun sürer ama dostlar söz size bir gün Youtube kanalımdan bunları anlatacağım, ha yazmayı bırakacağım demiyorum. Biliyorum belki çok geç kaldım bu tarz bir başlangıca ancak güç olacağına geç olsun, benim çokta acelem yok.

Gelelim neler olduğuna; instagram delileri günlerdir varoş hareketlerini sergileyemiyor diye sevinirken bütün storyler ekmek fırınına döndü. Bir sürü akımlar yapıldı, herkes birbirine meydan okudu, saçma sapan cevapları olan sorular soruldu. Yani hala o tayfa ölmedik ayaktayız diyor. Geçelim bunu.

Felaket paratoneri tayfa için ise hiç bir şey demiyorum. Geç...

Panik halinde insanların nasıl daha da yanlışa yöneldiğine şahit oluyorum. Mesela, normal günlerdeyken, açıkta duran karton bardakları mikrop tuttuğu için kullanmayan insanlar şuan onları deli gibi kullanıyor. :) Ne kadar ironik... Makineden tertemiz çıkan cam ve porselen bardakları kullanmak yerine; üretiminden itibaren elimizin altına gelene kadar türlü mikrobu bünyesine alan karton bardakları kullanmak (!) Üstüne üstlük uyarınca dikkatsiz ve kabahatli biri oldum :) Neyse diyorum geçelim bunu da.

Her daim kriz yönetimi ve mail yönetiminden bahseden insanların şu etapta nasıl kriz yönettiğini de gördük çok şükür. On numarasınız hani :) Bir gemi nasıl kaptansız gider bize bunu öğrettiniz "tşk" ederiz. Aslında bu konu üzerine bir yazı yazmak için başlamıştım ama zaten 2017 yılında buna yakın bir yazı yazmışım diye yazmıyorum. Denecek çok şey var aslında ama geç geç geç...

Tabi merak edenlere o yazımın linkini de bırakıyorum hemen;


Sanırım her çağa uyuyor.

Mesela virüsün öğrettiği bir başka değer olan ve benim de favorim olan; hijyen konusu. Hijyenine dikkat etmeyen kadın erkek ne kadar arkadaşımız var ise artık daha da dikkat eder oldu. Bakın ister deli deyin umurumda değil, hijyen kokusu denen bir şey var ve ben bunu gerçekten seviyorum.

Bu yazıyı dün gece sokağa çıkma yasağı başlamadan ele almıştım. Bugün tamamlıyorum, malum durumdan dolayı dikkatim haberlere kaydı. Olan olaylar neticesinde gördüm ki; "Korku en büyük virüstür." 

Arkadaşlar sizin öncelikleriniz luppo, kola ya da pırasa almak mı? Yazık... Bunun yerine serin kanlılıkla evde oturup bekleyebilirdiniz. Sonuçta iki günde kimse açlıktan ölmez. Çok yazık. Dün gece iki saat içinde onca sağlık çalışanının emeği çöp oldu adeta. Kar kürerken birden çığ düşürdünüz insanların üzerine. Denecek çok şey var da susuyoruz yine, size bir virüs değil bin virüs gelse gene akıllanmazsınız.

Şu zor aylar içinde kimlerin cesur kimlerin, daha çok korkak, kimlerin akıllı, kimlerin ahmak, kimlerin yardımsever, kimlerin bencil, kimlerin pozitif, kimlerin negatif ve kimlerin fare, kimlerin de kaptan olduğunu gördük. 

Yazık!

0 yorum