Ak Koyun Kara Koyun Ayrılsın


Geçen haftalarda Beyhan Budak'ın paylaştığı bir videoda bu konuya denk geldim. Açıkçası uzun zamandır kafamı kurcalayan ve yazmak istediğim bir meseleydi. Beni bu konu hakkında çok aydınlattı diyebilirim. Bildiğim ama unuttuğum bir çok yerin üzerinden geçmiş oldum bu sayede. İzlemek isteyenlere yazının sonunda ilgili videoyu bırakacağım.

Gelelim şimdi esas konuya. Gerçek ile sahte dost arasındaki farkları anlayabilmek, bunları ayırabilmek, yürüdüğümüz hayat yolunda bizim için çok değerlidir. Çünkü kimin gerçekten yanımızda ya da çıkarları için karşımızda olduğunu bilemeyebiliriz. Bu çok doğal. Çünkü sahte dostluklarda insanları bir anda ona çeken garip bir ışıltı bulunmakta. Gelecekte büyük hayal kırıklıkları yaşamamak adına bir kaç farkı bilmemizde her daim yarar olduğunu düşünüyorum.

Şimdi hep birlikte bu farklar neymiş bir göz atalım.

En önemlisi ile başlayacak olursak, elde ettiğiniz başarılarda gerçek dostlarınız sanki kendi başına gelmişçesine mutlu olur, bunu bir kereliğine de olsa yaşamışsınızdır. Ancak sahte dostluklarda bu olay bu şekilde gerçekleşmez. Onlar bu durumu ilk önce kendileri ile ilişkilendirecek ve sizin adınıza mutlu olmak yerine kendileri için üzüleceklerdir. Ve sizin ortaya koyduğunuz başarılara hep olumsuz cümlelerle karşılık vereceklerdir. Siz konu hakkında ne kadar ayrıntısına da inseniz, o sürekli olumsuz bir yanını bulacak ve sizi eleştirecektir. Burada görmeniz gereken kısım karşı tarafta içten içe olan bir kıskançlıktır. Kıskançlık neredeyse hepimizde olan bir duygu. Ama burada önemli olan, bu konuyu aynı kişi ile sık sık yaşaman. Eğer bu sık oluyorsa, bahsettiğimiz insan gerçek dostumuz değildir. 
Gerçek dostlar için sizin başarılarınız, keyifli birer haberdir. Daha fazlası akıllarına gelmez.

Bir diğer konuya gelecek olursak, sır paylaşımı. Gerçek bir dostlukta sen hayatın ile ilgili sırlarını paylaştığında o da seninle yaşadığı sorunları paylaşabilir. Ama karşındaki kişi gerçek bir dost değil ise, senin hayatına dair olanları en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalışır ve kendisi ile ilgili çok bir şeyi, hatta hiç bir şeyi paylaşmaz. Burada önemli olan şey şu, karşındaki insan bunları detayına kadar öğrenerek ileride bir gün sana karşı kullanma çabası taşıyor olabilir. Seni de kendisi gibi sandığı için kendisi ile ilgili detay, sır vermekten mümkün mertebede kaçınır. 

İnsanlar ilişkilerinde ya da arkadaşlıklarında birbirlerine ne kadar değer verirse versin bu her zaman eşit olmaz. Ancak bir taraf %60 değer verir diğer taraf %40 değer verir ise bu tolere edilebillir. Eğer dostunuz için ya da ilişkiniz için ortaya koyduğunuz çaba %80 ise karşı tarafın ortaya koyduğu çaba %20'ise buradaki şey tamamen bir dengesizliktir ve büyük bir sorun teşkil eder. Diyelim ki çok iyi olduğun bir dostun var, sürekli sen arıyorsun, sen soruyorsun, yüzü asık olsa gidip hemen halini hatırını soruyorsun, planlar yapmaya çalışıyorsun, kısacası onu mutlu etmeye çabalıyorsun ama karşı taraf bir kere bile bu şekilde davranmıyor ve geri çekilip şöyle bir baktığında bu dostluğun ana taşının sen olduğunu görüyorsan, büyük bir sorun var demektir. Bu konuda ki tavsiyem şu yönde olacak, sadece bir ay kadar arayıp, sormayı kesmeniz.

Çünkü şu bir gerçek ki gerçek dostlar birbirini sürekli arama ihtiyacı gütmezler. Daima birbirlerinin yanında olacaklarının bilinci onlarda iyice oturmuştur. 

Eğer bir ay sonra ya da bir aydan aylar sonra sahte dostunuz "sen beni hiç aramıyorsun, halimi hatırımı sormuyorsun" diye isyanlara başlarsa lütfen ona buradaki cümleleri söyleyin. Çekinmeyin. Eminim ki sizi aramaması için milyon tane bahane söyleyecektir.


Ayrıca, beraber zaman geçirdiğin ve dostum dediğin kişinin ağzından çıkan sözlere de dikkat etmelisin. Bu şöyle bir şey ki, seninle birlikteyken tanımadığınız hatta ortak tanıdığınız biri hakkında atıp tutuyor ve kötü konuşuyorsa, bu ilk olarak senin hoşuna gider çünkü dersin ki, ne güzel her şeyi benimle paylaşıyor ama sevgili okurum unutmaman gereken bir şey var eğer dostum dediğin kişi senin yanında başka biri hakkında kötü konuşuyorsa, o başka birinin yanında da senin hakkında kötü konuşacaktır. Bu hiç bir zaman şaşmaz bir gerçektir.

Gerçek dost ve sahte dost arasındaki farkı anlamanın bir başka yolu da, yaşanılan problemler sonrası karşınızdaki kişinin nasıl davrandığı. Bir problem ya da sorun yaşadınız ve karşınızdaki gerçekten hatalı ise, işte sahte kimlikteki dostunuz asla özür dilemez, suçun kendi üzerinde olduğunu kabul etmez ve hatta sizi çok alıngan olmakla, hassas olmakla suçlar. Yani anlayacağınız zeytin yağı gibi üste çıkar. Eğer tam zıddını yaşıyorsan, yani kabul edip özür diliyorsa o sizin gerçek dostunuzdur. Nitekim problemin bir çoğu onda ise her iki tarafta kabul edip özür diliyorsa ne mutlu size.

Şimdi sizinle, benimde çok karşılaştığım bir sahte dostluktan bahsetmek istiyorum. Dostum dediğiniz kişi ile birlikteyken çok keyifli zamanlar geçirirsiniz. Ancak farklı bir ortama girdiğinizde ya da ortamınıza sizin tanıdığınız ya da tanımadığınız insanlar geldiğinde, bu insanlar arasında senden daha zengin, senden daha yüksek mevkide birini gördüğü zaman pusulası şaşıyorsa orada kocaman bir sorun var demektir. Genellikle böyle durumlarda şunu yapar sahte dostlar, seni yok sayar ve hatta seni küçümser, orada ezmeye çalışır. Ancak gerçek bir dost için bu durum tam aksi olur. Böyle bir ortamda bu şekilde davranmaz çünkü sen onun için değerlisindir ve senin konumunu asla değiştirmez, daha dibe çekmez. 

Başka bir yönden bakacak olursak. Hepimiz çok sevdiğimiz insanların yanında kendimiz oluruz. İstediğimiz gibi konuşur hatta komik dans bile ederiz. Kısacası saçmalarız. İşte buna da çok dikkat etmek gerekiyor. Dostum dediğin insanın yanında gergin misin yoksa kendin misin?  Gerçek dostunun yanında rahat olursun çünkü bilirsin ki o seni yargılamaz. Ancak tam tersi oluyorsa kesinlikle yargılanmaktan korkuyorsun demektir.

Sevgili okur seni bilemem ancak benim karşılaştığım bir durum daha var ve bunu da yazdıktan sonra sonlandıracağım. Sahte dostlarımızda bir diğer belirgin özellikte, muhabbeti bir şekilde sürekli olarak kendilerine bağlamaya çalışmalarıdır. Örneğin, bir başarınızı ya da sıkıntınızı dile getirirken araya girip "ben de şöyle yaptım, ben şu kadar sıkıntı çektim bu da ne" gibi cümleler kurarak hep sizin üzerinize çıkıyorsa bilin ki ilk paragrafta bahsettiğim kıskançlık devreye giriyor. Bir bakıyorsunuz ki birden bütün muhabbet onun etrafında dönmeye başlamış. Ben buna bazen ilgi arsızlığı ya da açlığı da diyorum. Bu hissiyatlar kötüdür ve o kişiyi içten içe yer bitirir. Ancak zıt durumdan baktığımızda gerçek dostunuz sizi hiç bölmeden dinler ve hatta sizi kutlar, sıkıntılarınız içinde size olabildiğince yardımcı olacak cümleler kullanır.

Evet sevgili okurum, cümlelerimin sonuna geliyorum. Her zaman derim ve çocukluğumdan beri annemde durmadan hatırlatır bana, şu hayatta bir yerlere geldikçe, başarılar elde ettikçe ve kendini kanıtladıkça etrafındaki kalabalıklar birer birer azalacaktır. Bu insanın değişmez kaderi ve hayatında bir gerçeğidir. Bunu sakın kötüye yorma. Bir yandan sevinmelisin bile çünkü yıllarını verebilirdin bu sahte dosta. Erkenden bunları görmen gelişimin için çok iyi olacak bunu bil ve asla unutma.

Kendine iyi bak, sevgi ile kal...

 


0 yorum