CİNAYET



Hissizlik için de bile hislerim var... Umut ettiğim ışıkların hepsi bir bir sönüyor. Derin biriyim ben, derin hisleri olan, derin düşünceleri... Yüzüm güler, yeri gelir içten kahkaha da atarım, ama bir o kadar da büyük üzüntülerim, hayal kırıklıklarım var. Hepsini gülen yüzümün ardına saklar, kendime insanların gördüğü mutluluk maskesi yaparım. "Bakın iyiyim ben! Mutluyum, hiç bir şey beni yıkamaz, güçlüyüm ben, bir şeyim yok... Her şey yolunda..." Oysa ki gırtlağıma kadar doluyum mutsuzlukla. Yorgunum, kızgınım, dargınım, kırgınım ve hayallerimin yıkılışına üzgünüm. Herkes anlar belki ama benim kadar değil.


Hissizlik hissi diyorum, ne bilir misin? Gözlerin kan çanağına dönene dek ağlamak isteyipte ağlayamamak. İçten parçalanmak bu! Sadece bomboş bir yürekle nefes almaktır bu hissizlik hissi. Ne uyumak için, ne de uyanmak için; ne ölmek ne de yaşamak için geçerli bir sebep bulamamaktır. Bütün duyguları, üzüntüleri, kalp kırgınlıklarını, yürek ağrılarını sevinç ile karmakarışık yaşadıktan sonra beyinde olan bir uyuşukluktur bu... Yaşananlar o kadar çok enerjini götürmüştür ki artık gidecek bir yer kalmamıştır içinde, diyarların solmuştur, kurumuştur diktiğin tüm fidanlar. İki damla bile göz yaşı gelmez. Çöle döner için. Artık gülüşlerin saniyeliktir, üzüntülerin ise belki daha az... Geri kalan zamanlar ise upuzun bir boşluk.

Hissizlik hissi...

O uçurumun ucunda oturur gibi daha fazla üzülemeyeceğin bir noktaya gelirsin. Kendini bırakmak istersin. Çünkü umut ışığı olarak baktığın her bir yıldızın sönmüştür. En sonuncusu da bugün söndüğünde artık sadece boşluğun kollarına salmak istersin 28 yıl yaşattığın bedenini. 

Sessizlik gibi. Ama daha derin. Daha soğuk. Acı denen şey böyle işte, bir noktadan sonra hissizleştiriyor yüreğini, bedenini... Sonra anlıyor ki insan acının da bir son kullanma tarihi var. 

Nasıl anlatılır ki, bazen hiç yaşamamış gibi, bazen de asırlardır yaşıyor gibi hissedersin aynı kaydı. İşte böyle bir şey hissizlik hissi...

Bir noktadan sonra aynalar bile yaralar seni. Çizdiğin maskeye bakarken kendini bir palyaço gibi hissedersin. Ya şah olur ya mat olursun. Belki o zaman anlarsın ne kadar boşlukta olduğunu. Herkes der "Güzel günler ileride" ama senin görecek takatin kalmamıştır artık. Son umutta yitip gittikten sonra. Saçma gelir her şey, buna yaşamak da dahil.

Yolum uzun ama gidemiyorum.

Arafta kaldım, hayattan bir adım geri, ölümden bir adım ileri bir yerde... Bir daha güneşi görmeyecek belki tenim; ya küllerimden doğacağım, ya da küllerimde ölüp gideceğim.

0 yorum