Çaresiz Hastalık

 

Merhaba sevgili dostum, hepimiz hayatımızın bir döneminde kendini durmadan övmeye çalışan insanlar tanımışızdır. Burunları, mecazi anlamı bırakın, gerçek anlamda dahi havadadır. Hayattaki her şeyi biliyormuş gibi davranırlar ve hiç kimse de onların seviyesine çıkamaz. Yani bir seviyeleri olmamasına rağmen bunu düşünürler. Üstünlük havaları ile onları  bulunduğumuz ortamda iliklerimize kadar hissederiz. Yanında bulunan taraftarları ve kurbanları ile herkesten daha iyi olduklarını düşünürler. 

Alçak gönüllülük, bu insanların asla bir özelliği olamaz. Her zaman gururlu davranırlar ve diğerleri arasında kendilerini yükseltmeyi sağlayacak her şeye takılıp kalırlar. Bundan daha fazlası var mı? Bu sadece derin bir kompleksi saklayan bir maske olabilir mi?

Şimdi durun ve başkalarını rahatsız eden o insanları düşünün. Göründükleri kadar güçlü değiller, çünkü başkalarına bir şekilde rahatsızlık verme sebepleri korku ve saygı duygusu uyandırmaktır. Ancak, içlerinde göründükleri kadar cesur değillerdir. Aslında çevrelerindeki insanlardan gizledikleri çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadırlar. 

Bu bahsettiğimiz durum, üstünlük havası olan insanlarda da geçerlidir. Kendi arkadaşlarına yaptıkları küçümsemenin ardında taşıdıkları sorunları vardır. Bu durum ise onları kendi kendilerine yeterlilik maskesi takmaya iter, ancak bu ihtiyaç hiç bir zaman sahte bir maske ile karşılanamaz. Ve bu yarık gittikçe daha da açılır, hiç bir zaman kapanmaz.

Üstünlük havası olan insanların belki de en büyük problemi onları takip eden güvensizlik duygusudur. Tabi ki benlik saygısı da burada önemli bir rol oynar. Üstün havası olduğunu zanneden insanlar güvensizliklerini, kendilerini daha iyi hissetmek için başkalarına üstünlük sağlayarak ve onları küçük düşürerek maskelerler.

Sevgili dostum, bu insanların neden bu şekilde davrandığını çok araştırdım ve şu sonuca ulaştım. Bir kişiyi başkalarına göre daha üstün davranmaya yönlendirecek faktörlerden biri, çocukken bir çok zorbalığa maruz kalmış olması. Bu nedenledir ki, ilk günden itibaren başkalarının üzerine basmak ve kendilerini güvence altına almak zorunda kalırlar; böylece kendilerinin üzerine basılmaz ve kendilerini gerçekte olmayan biri olarak sunabilirler. Bu son günlerde, şu cümleyi çok kullanır oldum; Mevlana der ki; "Ya olduğun gibi görün; ya da göründüğün gibi ol" Aslında hayatın kısa bir özü bu arkadaşlar. Olmadığınız kişiye bürünmek sizi çok çıkmaz yollara sokar.

Konumuza dönecek olursak, bu kişiler yaptıkları bir hatayı asla kabul etmezler, başkalarını suçlamakta ustadırlar. En doğru ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen onlardır. "Bilmiyorum" gibi bir cümle onların lügatında asla yer almaz. Aynı zamanda da, kendilerini çevreleyen insanlara örnek teşkil edecekleri konusundaki pozitif görüşleri ile çok bilmiş ve kibirli davranabilirler. 

Üstünlük taslayabilmeleri için insanların onları takip etmesi ve onlara dikkatlerini vermesi gerekir. Eğer bu gerçekleşmez ise başarısızlık ve çöküş hissederler. Bu sebeple aşırı duygusal davranarak, patronun kim olduğunu ispatlama isteği ile sizin üzerinizden kötü ve aşağılayıcı şakalar yaparlar.

Çok üzülerek söylüyorum ki, onlar için er ya da geç bu durum sona erecek ve bu gerçekleştiğinde ise özsaygı çok büyük bir yara almış olacak. 

Bu konu hakkında Maria Jesus Torres'in güzel bir cümlesi var, sizlerle de paylaşmak isterim; "Kendini aldatmak ilk önce sıcak bir sığınaktır, daha sonra da soğuk bir cezaevidir." 

Eğer kişi bu sıkıntılı ruh halinden kurtulmak isterse, maske takmak asla iyi bir seçenek olmayacaktır. Çözüm, kendisi ile ilgili iyi ve kendisini güvende hissetmesini sağlayan dengeli bir benlik saygısı aramakta yatar. Kişinin kendisini başkalarını üzen biri olarak sunması onu daha iyi hissettirmez ki doğrusu da iyi hissetmemesidir. İçinde, o korkunç boşluk ve güvensizliği hissetmeye devam ederse; bu sonsuza dek büyüyecek ve onu içine alacaktır.

Bu nedenle ki sevgili dostum, üstünlük problemi olan biri ile karşılaştığında dikkatli olmanı öneririm. Yaşadıkları korkunç durumlardan ötürü bu şekilde davrandıkları için hatalı değiller, belki de hatalılar, kişisine göre değişir bu. Eğer sinirleriniz sağlamsa yardım elinizi onlara uzatabilirsiniz. Ancak onlarında bu yardım elini kabul etmesi gerekir. Kabul etmiyorlarsa da çok zorlamaya gerek yok. Bırakın kendi karanlık, küçük dünyalarında dolaşsınlar. Herkesi kurtaramazsınız.

Evet sevgili okur, artık güvenlik, güç, cesaret ya da zeka gibi erdemlerini gereğinden fazla abartan ve diğer herkesten üstün gören kişilerin bunu kendilerine güvenmediği için yaptığını biliyoruz. Aslında bu yaptıkları bir çok zarara yol açsa da, bu da onlar için bir korunma yolu diyebiliriz.

Umarım ki sizin hayatınızda böyle insanlar olmaz ve tüm güzellikler sizlerle olur. Kendine iyi bak sevgili dostum. Zaman ayırdığın içinde teşekkür ederim.

1 yorum

  1. Kaleminize sağlık, yine güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil