Haydi gelin bugün, "hayatı yaşamaya değer kılan şeyin bilimsel çalışması"na bakalım.
90'lı yıllardan bu yana; yaşam koçları, motivasyonel konuşmacılar ve kişisel gelişim kitapları sizi hep daha mutlu olmaya zorluyor. İşte mutluluğun bu "diktatör" yaklaşımı için kullanılan terim "happycracy" olarak literatüre geçmiş. Bu yazıda da sevgili dostum, mutluluğun size bu şekilde dayatılmasının psikolojik sonuçlarından bahsedeceğiz.
Sizce kötü bir gün geçirmek çok mu yanlış? Kötü bir ruh hali içinde olmak hasta olduğunuz anlamına mı geliyor? İşler istediğiniz gibi gitmediği için üzülmek, hayatınızı daha iyi yönetmek için illa profesyonel yardıma ihtiyacınız olduğu anlamına mı geliyor? Tabi ki HAYIR...
Normal duyguları zor bir hale getirmek ya da onlara bir anlam yüklemek, kocaman bir mutsuzluk salgınına yol açar. İronik olarak, sahip olduğunuz ve size özel olan mutsuzluğunuzun geleneksel tanıma pek de uymadığını hissedersiniz, bu da kendinizi daha da mutsuz hissetmenize sebep olur.
***Happycracy***
Mutluluğun anlamı nedir? Evrensel midir? Mutlu olmak öğrenilebilir mi ya da mutlu olmamızı sağlayacak araçlar var mıdır? Yukarıda da bahsettiğimiz pozitif psikoloji, bu soruların hepsine "evet" cevabını verirdi. Ancak onların dediği şekilde bu doğru olsaydı, depresif bozuklukların görülme sıklığı ve intihar oranları günümüzde bu kadar hızlı artmazdı.
Happycracy'nin mesajı ise; "Mutlu değilseniz, bu sizin hatanızdır" Aslında bu kavram, farklı durumlardaki düşünme tarzınızı, olaylarla başa çıkma becerilerinizi ve olumsuz duygularla yüzleşme şeklinizi suçlar. Sonuçta günümüzde mutlu olmanıza yardımcı olacak koca bir endüstri parmaklarınızın ucunda. Yaşam koçları, kişisel gelişim kitapları, dişlerinizi fırçalarken size gülümsemenizi hatırlatacak banyo aynanıza yapıştırabileceğiniz çıkartmalar. Mutluluk bu tarz insanlar için kelimenin tam manası ile bir iştir.
Dünya cehenneme dönecek olsa dahi, tekrar mutlu hissetmek için tek yapmanız gereken kocaman bir gülümsemek mi? Ya da zor bir dönemden geçiyorsanız, kahve içtiğiniz kupanın üzerindeki mesaj hepsini daha iyi hale mi getirecek?
Açıkçası bütün bu yapılanlar çok komik. Ancak bu düşünceye inanan insanların sayısı da azımsanacak gibi değil. Aslında sorun şurada başlıyor; "olumlu" düşünmenin sonuçları genellikle çok olumsuz olabilir. Rahatsızlık ve mutsuzluk hissine karşı hiç tahammülümüz yok. Ancak mutluluğa veya mutsuzluğa karşı bu şekilde yaklaşmak da hiç doğru değil.
Gelelim bu zoraki mutluluğun sonuçlarına...
Biliyorsunuz ki üzgün hissetmekten hoşlanmıyoruz, çünkü zayıf hissetmemize neden oluyor. Bedeniniz ve ruhunuz size defalarca kez yalvarırken kaç kere "Ağlamak istemiyorum" dediniz? Duygular uyumludur ve bir amaca hizmet ederler. Bu sebeple ağlamak bazen çok gerekli ve sağlıklı bir eylemdir.
Duyguları bastırmak, daha sonraları için kendinizi kötü hissetmenize sebep olabilir. Hatta ve hatta ciddi duygusal bozukluklar yaşamanıza bile sebep olabilir. Duygularınızı bastırmanın sonuçlarından bazıları şöyledir;
~Suçluluk...
Suçluluk değişken oranlarda baskıcı bir duygudur. Baskıcıdır, çünkü happycracy denilen şey sizi ne hissederseniz hissedin iyi olmaya zorlar. Yani sevgili dostum şu şekilde düşünmeye sevk eder sizi; "Hayat harika ve eğer ağlarsanız, hayatınızı ve anınızı boşa harcıyorsunuzdur." Sadece belirli bir anda kendinizi kötü hissettiğiniz için değil, aynı zamanda daha iyi hissetmek için yapmanız gerekeni yapmadığınızdan dolayı da suçluluk hissedersiniz. Ama bu düşünce son derece yanlıştır.
Yaşayacağınız bir olaydan ötürü belki bir hafta boyunca üzülmeniz gerekebilir, ancak garip bir şekilde bu sürenin çok uzun olduğunu düşünürsünüz ve buna inanırsınızda. Hatta bu duyguların normal olmadığına bile inanabilirsiniz. Abarttığınızı, işleri yokuşa sürdüğünüzü sanırsınız.
Happycracy, sizi daha az empatik ve diğer insanları mutsuzluklarından dolayı suçlayabilen bir kişiye dönüştürebilir. Ancak durup bir düşünün, üzgün hissetmekten daha doğal ve insani bir şey olabilir mi?
~Yalnızlık ve sosyal anlamda desteksizlik hissi...
Çevrenizdeki insanların içinde bulunduğunuz duygusal durumunuzu kabul edemeyeceklerini hissedebilirsiniz. Belki bu çıkarımınız doğru olabilir, belki de bu duruma gerçekten de tahammül edemiyorlar. Bu yüzden de size mesafeli duruyorlar. Bunun sebebi, başkalarının da sizin bu durumunuza karşı nasıl tepki vereceklerini bilememelerinden kaynaklanır.
Her zaman derim, hele ki şu pandemi döneminde çok söyler oldum. "İnsan sosyal bir varlıktır." Gerçek şu ki, çevrenizden destek görmeniz genellikle zor bir dönemi atlatmanın ya da kötü bir deneyimden kurtulmanın anahtarıdır. Destek görmek, sevildiğinizi, onaylandığınızı ve kabul edildiğinizi hissettirir. Bu his olmadan yaşamak, işleri daha karmaşık hale getirebilir. Sorunlarınız aslında küçücükken, size kocaman gibi görünebilir. Daha stresli ve endişeli hissedersiniz.
*Happycracy kavramına karşı gelip, kendi duygularınıza ve diğer insanların duygularına karşı saygı gösterin.
Mantık çerçevesinde baktığınızda, üzüntü ve öfkeyi kabul etmekten daha gerçek, samimi ve mantıklı bir şey yoktur. Ne kadar direnirseniz direnin, yeri geldiğinde kötü günler geçirmek son derece normaldir. Ben şu lafı da çok severim; bazen hayat size limonlar verebilir ancak onu limonata yapmakta sizin elinizde. Lakin sizin canınız limonata yapmak istemez, aksine hayata limon verdiği için şikayet eder durursunuz.
Kötü bir gün geçirmek ve mutsuz hissetmek sizi kötü biri yapmaz. Aksine gerçek bir insan yapar. Her daim mutlu olan insanlara karşı dikkatli olmanızı tavsiye ederim, çünkü sonsuz refah ya da mutluluk diye bir şey yoktur. Tahminime göre bu insanların sorunlarla başa çıkma stratejisi kaçmaktır. Ancak bu, olumsuz duyguları deneyimlemekten ve kabul etmekten çok daha az sağlıklı ve yapıcı olmayan bir yöntemdir.
Parçalara ayrıldığınızda bile zorla gülümsemeye çalışmak, genel ruh haliniz için yapabileceğiniz en zarar verici şeylerden biridir.
Bahsettiğimiz gibi güzel insan, duygular hem olumlu hem de olumsuzdur ve farklı amaçlara hizmet ederler. Yani bu duygular ruh halimizin dengede olması için gereklidir. İstemediğimiz duyguları saklamaya çalışmak sadece her şeyi daha da çıkmaza sürükler ve bir bakarsınız ki daha da mutsuz olmuşsunuz.
Kendi duygularınıza ve başkalarının duygularına saygı duymak, olumlu ya da olumsuz duyguları normalleştirmek sizi sadece insan yapmaz, aynı zamanda daha olumlu ve kendi ile barışık bir ruh haline, duygu durumuna geçiş yaparsınız. Bu şekilde zorunluluklardan, dayatmalardan bağımsız biri haline gelirsiniz. Yaşadığınız bütün olumsuz duygulardan çok daha fazlasısınız, asla unutmayın.
Başka bir yazıda görüşmek dileği ile...
blog yazısı
happycracy
happycracy nedir
kişisel blog yazısı
kişisel gelişim
mutluluk nedir
mutluluk yalanı
mutsuzluk
mutsuzluk nedir
0 yorum