İnsanın evrimi durdu mu? Süt içmek ve evrim arasındaki ilişki.


Birkaç gündür bu sorular kafamda dönüp duruyor. Evrim nedir? Nasıldır? Hala devam ediyor mu?
Çoğu insanın "evrim durdu" demesinin aksine, evrim durmadı hala devam ediyor. Fakat artık çevremize uyum sağlamak zorunda değiliz çünkü çevresel koşulları değiştirme, kendimize göre uygun bir hale getirebilme gücünü kazandık. Buna rağmen hayatta kalma savaşımız ise hala sona ermedi.

Evrim hala devam ediyor, demiştim. Peki nasıl? Biliyor musunuz? İlerlemiş yaşlarımıza rağmen süt içmemizi bile evrime borçluyuz. Evrimsel süreçte en zor kazanılan özelliklerden biri de bu. Bebeklik dönemini atlattıktan sonra süt içebilmeye devam edebilmek pek de normal bir durum değil. Çünkü sütteki kalorinin %30'u laktozdan, yani şekerden geliyor. Bunu parçalayıp enerjiye dönüştürebilmek için laktaz isimli özel bir enzime sahip olmamız gerek. Bu enzimin üretilmesini sağlayan gen ise tüm memelilerde bulunuyor olsa da çoğu türde sadece bebeklik evresinde var olup, anne sütüne ihtiyacı kalmadığında da laktaz üretimi duruyor.

Evrim dediğimiz şey de, laktaz üretiminin gerçekleşmesini sağlayan geni bu şekilde programlamıştı. Genin üretimi kesilince, tüketilen sütü sindirememeye başlıyoruz. Ama bu olay tekrar güncellendi. Ancak Çin ve Güney Avrupa'da sütü sindirememe olarak özetlenen laktoz intoleransı yaygın.  Yani bazı bölgelerde süt sindirimini sağlayan enzim duruyor. Laktazın ise ömür boyu üretilmesini sağlayansa tek bir mutasyon. Bu mutasyonun da kalıcı olma sebebi ise şöyle; sütün erişilebilir olduğu toplumlarda, süt tüketen bireyler kimi zor koşullar altında hayatta kalma ihtimallerini arttırınca, süt sindirimini sağlayan genlerin sonraki nesillere de aktarılması bir seçilim kriteri oluşturuyor. Bu sayede de süt içebilme becerisini kazanmış oluyoruz.

Başka evrim süreçlerinden de bahsedecek olursak; Avrupa'da yaşayan eski atalarımızdan Kro-Magnonların bedenleri ve beyinleri de bizimkinden büyüktü. Nedenini ise tam olarak bilemiyoruz. Belkide bu durum onların şartlarında, onlara daha iyi korunmaları için bir takım avantaj sağlamıştır. Bu sayede de hayatta kalma şansları artmıştır. Tabi ki hepsi bir varsayım. Onlar günlerinin her anını çetin koşullarda hayatta kalmaya çabalayarak yaşadılar. Biz ise sıcacık evlerimizde uyuyor, yiyeceklerimizi marketlerden alıyor, dışarı çıkınca da öyle büyük tehlikelerle karşılaşmıyoruz. En çok hava durumuna bakmazsak yağmura yakalanıyoruz. Neredeyse her günü aynı monotonlukta geçiriyoruz. Bakın bu bir lükstür. İnsan ırkı için. Bazı paleoantropologlar, kendimizi kültür aracılığı ile evcilleştirdiğimizi, böylece atalarımızdan bu yana küçülme trendine geçmiş olabileceğimizi düşünüyor. Belki gelecek yıllarda beyinlerimiz biraz daha küçülecek, eh tabi bedenlerimiz de.

Av ve avcı ilişkisi de hayatımızdan çıkınca, yaşam mücadelemiz artık vahşi yaşamdan, şehir hayatındaki sosyal ve kültürel mücadeleye dönüştü. Dolayısı ile evrimin doğal seçilim gibi öne çıkan mekanizmalarının türümüz üzerindeki etkisi giderek azaldı. Ancak evrimin tek mekanizması doğal seçilim olmadığı için, daha yavaş bir şekilde de olsa hala evrilmeye devam ediyoruz. Bu yüzden evrim için, durdu gibi kesinlik içeren bir cümle kuramayız. Evrim yavaş işleyen ama sürekli işleyen bir süreç. Bunu ancak ufak tefek şeylerden görüp yakalayabiliyoruz. Aynı süt içebilmek gibi.

0 yorum