Sıkıcı iş hayatı hakkında~ 1


Zamanımızın büyük bir kısmı iş yerinde, iş arkadaşlarımızla geçiyor. Bazen sabahlara kadar çalışıyoruz ve bazen hafta sonlarımızı bile birlikte çalışarak geçiriyoruz. Farklı görüşleri savunuyor olsakta yinede aynı ofisi paylaşıyor ve çalışıyoruz. Bu kadar çok vakit geçirdiğimiz kişilerle olan ilişkilerimiz de hali ile çok önemli. Sağlam arkadaşlıklar bireye, işe ve kuruma katkı sağlarken, çürük ilişkiler hem çalışana hem de firmaya büyük zararlar veriyor. 


Biliyorsunuz, iş yerinde birlikte çalıştığımız kişileri ailemizden, eşimizden ve dostumuzdan daha çok görüyoruz. 8-9 saati birlikte geçirdiğimiz için, bu kişilerle olan ilişkilerimiz çok ama çok önemli. İş yerinde duygusallık bir yandan, profesyonellik bir yandan... İş arkadaşları ile hangi konular ne kadar detaylı paylaşılır, hepsi önemli konu. Karşınızdaki kişiye ne kadar güvenirseniz güvenin, iş arkadaşınızla paylaştığınız özel bir konuyu yarın öbür gün sağdan soldan duyduğunuzda üzülmeyin! Tabi çoğu zaman olumsuz olarak bakmamak gerek. Sağlam olarak kurulmuş dostluklar hem bireye hemde işe katkı sağlıyor. Tabi yinede iş arkadaşları ile belli bir mesafe koymak ve onu korumak gerekiyor. Yani ne çok soğuk, ne çok samimi ortasını bulmamız gerekiyor.

Beraberliklerimizi sürdürmemiz gerekiyor

Bu arkadaşlıkların en önemli özelliği, duygusal yakınlık ve paylaşımların yardımlaşmayı ve dayanışmayı kolaylaştırması. Danışman Prof. Dr. Acar Baltaş bunun da ekip çalışmasına pozitif yansıdığını söylüyor. "Birçok iş yerinde kaçınılmaz olarak rekabet vardır. İşte, kişilerin olgunluk düzeyleri böyle zamanlarda ortaya çıkar. İş ortamında arkadaş gruplaşmaları belirli kişileri dışarıda bıraktığı için tehlikeli olabilir. Çatışmaya gruplar arası rekabete giderek, çeteleşmeye ve altını oymaya dönüşme potansiyeli vardır. Bu konuda yöneticilere önemli görevler düşüyor. Kendisinden daha genç olan çalışanlarına rehberlik ve koçluk yapması ve bu tür olumsuz durumların ortaya çıkmasını önleyici şekilde davranması bekleniyor." Yapılan araştırmalara göre; yönetici ile arkadaşlık, iş performansını olumlu etkiliyor. Yine bu araştırmalara göre; yöneticisi ile arkadaşlık ilişkisi içinde olan çalışan sayısı çok az ancak bu çalışanların işten aldığı doyum, diğer çalışanlara göre 2.5 katı kadar yüksek. Ayrıca iş ortamında karşı cinsle yaşanılan duygusal ilişkilerde kişilerin olgunluk düzeyi büyük önem taşıyor. Bu ilişkiler bozulduğu zaman, iş ilişkilerini normal bir şekilde yürütmek oldukça zor. Bu yüzden iş ortamında duygusal ilişkiler ilk başta pozitif enerji verse de, ilerleyen zamanlarda taraflara maliyeti yüksek olabiliyor.

Özetle demek gerekirse, sosyal hayatta olduğu gibi iş hayatında da ilişkilerin kalitesini belirleyen unsur yine kişilerin olgunluk düzeyidir.

Ne fazla mıç mıç, ne uzak ve soğuk

Aşırı gereksiz, yararsız, duygusallıktan uzak; ölçülü, akıllı ilişkiler geliştirebilmeliyiz. Bu ne fazla mıç mıç, iç içe olmalı, ne de uzak, soğuk ve gergin olmamalı. Nazik, saygılı, yardımcı, motive edici, destekleyen olunmalı. Neşeli, pozitif olmalı karşıdakini tüketmemeli. Çünkü negatif enerji herkesi aşağı çeker. En ufak bir sesin yükselmesi dahi ortamın gerilmesine yeter de artar bile. İnsanlar kurumsal menfaat adına çalışmalı, kişisel menfaat için değil. Bunun ayrımını yapmak zor olsa da, bunların hepsi kişinin olgunluk düzeyi ile alakalıdır. Bir çok firmada bunları uygulayamayanlar olacaktır. Her yer ya da herkes dört dörtlük olamıyor.

Peki bu insanlar bu güzel ortamı nasıl yakalayacak, diye sorarsanız, onun için de uzmanlar genellikle işe yararı olacak gözlemleri ya da okunulan kitaplarla ilgili, filmlerle ilgili fikirlerimi paylaşmamızı öneriyor. Bu gibi aktarımlar işe daha konsantre olmamızı daha da kolaylaştırıyor. Bu bir gerçek. Hatta ilgi alanlarınız ya da özel yeteneklerinizden biri de olabilir. Mesela ben çizim yapmayı çok seviyorum ve bunu paylaşabildiğim bir ortamın olmasını isterim. Yüzeysel konuşabildiğim değil.

Ancak tabiki kendinizi yakın hissettiğiniz iş arkadaşınıza özel hayatınız ile ilgili ufak tefek şeyler anlatabilirsiniz. Tamamını değil. Özel hayatın detaylarına fazla girilmemeli. Özel hayatı derinlemesine konuşmak akabinde sıkıntılı durumlar yaratabiliyor. Çoğunuz tecrübe etmiş ya da gözlemlemiştir muhakkak.

Hangi iş yerine girersem gireyim, hep gördüğüm hata aynı bence, insanların herkese fütursuzca özel hayatını anlatması. Sonra istemediği kişi duyduğunda üzülmeler. Her zaman işe girmeden önce hayalimdi, iş arkadaşlarımla güzel konular hakkında konuşacağım, fikirlerimi öne sürdüğümde dinleneceğim ama bu şekilde olmuyor. Hayallerinizi kırmak istemem ama o kadar elitlik plaza insanında dahi yoktur. Ya da bu insanlar çok nadir yerlerde bulunur diyeyim.

Benim iş hayatında ki tek taktiğim sessiz kalıp işimi tamamlamak. İşle ilgili fikir istendiğinde konuşmak. Özelden uzak durmak. Bunlar tabi çoğaltılabilir. Birde sessizce iş yaptığınızda sizi aptal yerine koyanlar da olacaktır. Boşverin, bunun için güzel bir sözüm var; suskunluğum edebimdendir, diye. Herkes işini en iyi şekilde yapsaydı zaten şuan dünyaca kalkınmıştık.

0 yorum