Bir dünya rekoru; Kıskançlık

Kıskanmak, hayatımızın neredeyse yüzde seksenini kaplıyor. Kıskançlık yapmadan yaşadığınız bir gününüz var mı? Ya da 5 dakikanız? İşte bu kadar hayatımızın içinde bu duygu. Şimdi diyenler olur, "Yahu Monica o kadar hayatımızda diyorsun, yüzde yüz gibi anlatıyorsun. Halbuki sen yirmilik bir eksiklik bıraktın." Ben o yirmilik kısmı uykuya ayırdım ama uykusunda dahi birilerini kıskanan varsa bilemeyeceğim. ☺

Kıskançlığa değinirsek; kimi insanların bazen sahip olduklarına bazen de sahip olamadıklarına karşı hissettiği karışık, garip, yoğun bir histir. Tabi kişisinden kişisine değişir. Hatta ve hatta bir rivayete göre bazı insanlar kıskanmazmış. Bulursanız bizde tanımak isteriz. Madalyasını bile hazırlar veririz.  

Kıskançlık, dünyanın en büyük duygusal problemi olarak seçilmiş. Önüne geçebilen henüz yok. Uzmanlara göre, bu duyguyu 2 yaşından beri yoğun bir şekilde yaşarsak, psikiyatrik bozukluklara sahip oluyormuşuz. Yani aşırı derecede şüphe etmek, kuşkulanmak vb... 


Çocuklukta kardeşi kıskanmakla başlayan bu duygusal serüven okulda arkadaşımızı, hayat eşimizi, iş akadaşlarımızı kıskanmaya kadar gidiyor. Sonu olmayan bir his ve kapıldığınız zaman hayatınızı kaosa çeviren bir durum. Mesela benimde oluyor ara ara, eşimi kıskanabiliyorum. Ama bunu kendi kendime kısa sürede ona yansıtmadan çözebiliyorum. Bazen çözemediğimde bu durumumu anlatarak yardımını alıyorum. Sonuçta hepimiz insanız. Her şeyi kendimiz çözemeyiz. Fakat bazen konuşmanın bile yetmediği noktalar olabiliyor. Mesela, kıskanç bir koca, gözü döndüğü bir gün eşini öldürebiliyor ya da kıskanç bir sevgili sizi hastanelik olana dek dövebiliyor. Bunları haberlerde neredeyse her gün görüyoruz. Okul ve iş yerlerinde ise yapılanlar daha politik bir gün bir bakıyorsunuz disiplin kurulundasınız ya da işten çıkarılmışsınız ya da uyarı almışsınız. Suçunuz olmamasına rağmen. İşte bu durumlarda uzman bir yardım almanız gerekebilir. İnsan ruhu çok narin ve çok komplike. 

Patalojik ve sağlıksız kıskançlığa sahip insanlar bencil, kaba ve saplantılıdırlar. Bir çok film ve dizi izliyoruz, kitap okuyoruz ve en önemlisi gerçek hayatta yakınlarımızdan deneyimliyoruz. Önce kendimizi dinlemeli sonra karşı tarafı dinlemeliyiz. Tabi bu benim yaptığım bir uygulama çünkü ancak kendimi böyle engelleyip kontrol altına alabiliyorum. İnsan en önce kendini bilmeli, dinlemeli... Yoksa kendimizi bilmeden zor.

Önce hayatı kendinize sonrada başkalarına dar etmemeniz dileğimle. Mutlulukla kalın.

0 yorum