Canı sıkılanlar kulübüne HOŞGELDİNİZ!



Biliyorsunuz şu an Zülfü Livaneli'nin kitabını okuyorum. Paylaşmak istediğim o kadar çok bölüm var ki. Hangisinden başlasam bilemiyorum. İçlerinde en çok hoşuma giden mini bir hikayeyi sizinle paylaşmak istedim.

İyi okumalar.
                                                                   
"Uzak denizlere yelken açan maceracı bir kaptan, sefere çıkmadan önce tayfa arıyormuş. Limanda beklerken üç kişi gelmiş yanına. 
Biri demiş ki: "Kaptan, dünyanın en iyi gören adamı benim. İnsanlar içinde benden daha keskin gözlü biri yoktur."
Öteki: "En hassas kulak da bendedir." demiş. "Kainatın en iyi duyan adamı benim."
Kaptan bu iki tayfanın söylediklerinden çok memnun kalmış. Üçüncüye dönmüş ve "Peki senin marifetin nedir?" diye sormuş.
Üçüncü tayfa, "Benim canım sıkılır kaptan!" demiş.
"Nasıl yani?"
"İşte basbayağı canım sıkılır!"
"Eh!" demiş kaptan. "Gelin o zaman." 
Bir kaç gün sonra gemi denize açılmış, okyanuslarda fırtınalara yakalanmış, aylarca kara görmeden, yönlerini yitirerek, umutsuz bir şekilde ilerlemişler. Bu karanlık günlerden birinde iyi gören tayfa elini gözlerine siper ederek ufku taramış ve "Müjdemi isterim kaptan!" demiş. "Buraya yedi günlük mesafede bir deniz feneri görüyorum, içinde de tel gözlüklü, beyaz sakallı yaşlı bir fenerci var." Bunun üzerine iyi duyan tayfa elini kulağına atmış, dinlemiş, dinlemiş, sonra: "Evet kaptan, arkadaşım doğru söylüyor" demiş. "Yaşlı fenerci merdivenlerden inerken ayak seslerini duydum. Hatta tel gözlüğünü düşürdü de tık diye bir ses çıktı." 
Üçüncü tayfa. "İşte kaptan" demiş, "benim bunlara canım sıkılıyor."
                                                                    
Çoğu kişi kendini, bu kısa hikayedeki üç tayfadan birine yakın hissetmiştir. Yani ben öyle hissedilir diye düşünüyorum. Hayatta kimi insanlar muazzam bir görüşe sahiptir. Her işe balıklama atlar, hatta her işi manipüle etmeye çalışırlar. Kimi insanların da kulağı deliktir. Bazı kaynaklardan bütün bilgiler onlara hemen ulaşır. Siz duyana kadar onlar binlerce şeyi bitirmiştir bile. Dedikoduları boldur. Her şeyi ama her şeyi bu insanlar bilir. Bir de benim gibi, çevresinde olup bitenlere bakıp canı sıkılanlar var. Belki de en azı biziz. Sıkılanlar! 
Bir şeyler okursun canın sıkılır, televizyona bakarsın canın sıkılır, polemikleri izlersin canın sıkılır, dedikoduları dinlersin canın sıkılır; yani küçük insanların büyük egolarını seyredersin canın sıkılır. Azınlığız arkadaşım. Eğer sende bu azınlıktaki gibi gidişata sıkılanlardan isen, kulübe hoşgeldin!
Canı sıkılanlar kulübüne... 

0 yorum