Bu gün hayat kalitemizi biraz daha arttırmak için iyi düşünmenin güzelliklerinden bahsedeceğiz. İyi düşünme, düşüncelerimizin akışı üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak, yani yaşam kalitesine yatırım yapmaktır. Çünkü olumsuz düşüncelerini kontrol edebilen kişi, duygularını
 Bugün kısa bir hikaye ile başlayacağım. İşte size Wells'ten bir öykü;"Dere tepe, dağ ova dolaşmasını seven tek gözlü bir adam varmış. Yürür yürür gider, gider gider yürürmüş. Bir gün uzaklarda renkleri karmakarışık bir köy
 Merhaba sevgili okur,Bugün insanların doğasında olan ışığını saçma korkusundan bahsedeceğiz.İnsan evladının belki de en büyük paradoksu, özel olmayı istemek ama aynı zamanda da bir güneş gibi parlamaktan korkmaktır. Hangimiz, herkes tarafından tanınmak ve
Haydi gelin bugün, "hayatı yaşamaya değer kılan şeyin bilimsel çalışması"na bakalım.90'lı yıllardan bu yana; yaşam koçları, motivasyonel konuşmacılar ve kişisel gelişim kitapları sizi hep daha mutlu olmaya zorluyor. İşte mutluluğun bu "diktatör" yaklaşımı
Yalanı karakteri olmuş insanlara selam verip başlıyorum yazmaya.Sonucu ne olursa olsun, yalan söylemek tercihlerim arasında asla yer almaz. Bu ailem, yakın arkadaşlarım ya da sevdiğim adam olsun hiç fark etmez. Zaten fark etmemeli
Bugün sizinle mavi kedi tekniğini öğreneceğiz. Mavi kedi tekniği bir çok alanda kullanılabilecek bir imajinasyon uygulamasıdır. Bu tekniği, dikkat odağınızı negatiften pozitife çevirmek, baş ağrısı gibi strese bağlı ağrıları gidermek ve olumsuz düşüncelerden
 1973 yılında İsveç'te Jan Erik Olsson isimli bir adam Kreditbanken adlı bankaya silahlar ve patlayıcılar ile girdi. Havaya ateş açtı ve "Herkes yere yatsın, parti başlıyor!" diye bağırdı. Bu sıra da müşteriler ve
 NLP ile tanışmam, iş masama bırakılan bu kitap ile başladı. Sonrası zaten merak, okuma, birazda araştırma.Kitabın kapağındaki şu yazı dikkatimi çekti; "Yaptığınız gerçekten istediğiniz şeydir. Yapmıyorsanız aslında istediğiniz şeyi yapıyorsunuz; yapmamayı!"NLP'yi öğrenmek ve
 Uzun zamandır araştırma yapmaya çalıştığım ve öğrenmeye çabaladığım bir konu, öfke kontrolü. Kelime anlamından bile şunu çıkarıyorum, öfke bastırılmamalı kontrol edilmeli. Peki neden? Haydi gelin hep birlikte bu konuyu okuyalım. 
 Bu aralar pek bir söylenir oldum, "ikiyüzlüler ikiyüzlüler" diye. Sizlerin de hayatında böyle insanlar var mı? Belki arkadaşınız, belki eşiniz, belki akrabanız? Çok zor bu insanlarla mücadele etmek. Hele ki ömrümüzün neredeyse çoğunu
Son zamanlarda bu kulaklar aşırı sahte kahkahalar duymaya başladı. Aşırı ses tonları, çığlık atarcasına gülmek. Ben bu insanlara genellikle habeş maymunu diyorum. Belki bilirsiniz habeş maymunları feveran hareketleri ve çığlık çığlığa dolaşmaları ile

Acılar İçinde

H.A.
Kasım 03, 2020
 Hem ülke olarak hem de dünya genelinde ardı arkası kesilmeyen bir çok felakete ve kayba seyirci kaldık bu sene... Önce Elazığ'daki depremlerle açtık gözümüzü, daha sonra da ne olduğunu anlayamadan covid ile felaketin devam
 İçtiğim kahve hariç hayatımdaki her şeyde sadelik aradığımı söylerdim, artık kahvemi de çoğunlukla sade içiyorum. Bu hayatta fark yaratan her şey detaylarda saklı. Sadelik arayışı da böyle bir yolculuk aslında. Minik minik detaylar
 Sonbahar ayrılıkların mevsimidir. Bu aylarda yaprak ağaçtan, güneş kumdan, çiçek dalından, salkım asmadan ayrılır.
 Gelin bugün biraz narsistler hakkında konuşalım. Kimlerdir, neler yaparlar ve onları nasıl normal insanlardan ayırabiliriz.
Bu yazım kendini göründüğünden farklı gösteren, mutluluk gösterişi budalalarına gelsin.
 Bugün her Cuma olduğu gibi ofisten çıktınız. Arkadaşlarla bir şeyler içmek için sözleştiniz. Bu etkinlik sizin için adeta bir gelenek ve arkadaşlarınızla ilişkinizi sürdürmenizin de tek yolu. Ama bu akşam farklı. Arkadaşlarınızdan biri,
 Derler ki, bazı fırsatlar insanların eline bir kez geçer... Şans kapıyı bir kez çalar. Sevgili dostum, peki hangi fırsatlar için risk almaya değeceğini nasıl bileceğiz? Ortaya çıkan her fırsatı  da değerlendiremeyiz ki.Pek çok insan
 Merhaba sevgili dostum, hepimiz hayatımızın bir döneminde kendini durmadan övmeye çalışan insanlar tanımışızdır. Burunları, mecazi anlamı bırakın, gerçek anlamda dahi havadadır. Hayattaki her şeyi biliyormuş gibi davranırlar ve hiç kimse de onların seviyesine
 Günümüz dünyasında kişisel bir zayıflık olarak algılanan dalkavukluk, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde çalışma yönetmeliği olan bir meslek sınıfıydı. Evet yanlış okumadınız. Hatta fiyat tarifesi olan bir meslekti. Ve dalkavuklara tokat atmak, ona vurmak gibi
 Altı yılı aşmış bir çalışma hayatına sahibim, aslına bakarsanız bu süreçte başarılarımı paylaşmak işimin bir gereği ancak bu tecrübeme ve iyi bir kariyere sahip olmama rağmen bir türlü başarılarımı anlatamıyorum. Çoğu zaman anlatmak
Covid-19'un hayatımıza girmesinden bu yana neredeyse altı-yedi ay geçti. Bu zaman diliminde sevsek de sevmesek de hem profesyonel hem de özel hayatımızı yeni şartlar altında devam ettirmenin yollarını bulduk. Bugün ise geriye bakıp
 Sizlerle her gün daha fazla bilgi yazısı paylaşmak isterim hatta güncel olarak. Umarım bu yakın zamanda olacak. Tek başıma her şeye yetişmek inanın çok zor.Habere gelecek olursak, dün Ankara Polatlı'da çok kötü bir
 Pandemi döneminde bir çoğumuz, zihinsel sağlığımız üzerinde büyük bir yük hissettik. Kimimiz işten çıkarıldığı için kaygı duyarken, kimimiz ise, hastanede, manavlarda, teslimat hizmeti veya diğer hizmet veren şirketlerde çalışmaya devam etti. Bazen de
 Uzun bir süredir yazamadım. Ki hala yazamıyorum, çok yoğun ve yorucu günlerden geçiyorum. Bu sebeple sakin bir kafa ile oturup içerik düşünmek ve üretmek gerçekten şu günlerde zor. Ama bu açığımı bir nebze
Pandeminin hala devam etmesine rağmen insanların çılgınca denizlere gitmesini ve hatta denizde yer bulamayınca gölleri ve yerleşim yerlerine yakın dereleri hınca hınç doldurmasını şaşkınlıkla izliyorum. Bu görüntüleri izlerken dilimden şu cümleler istemsizce döküldü,
Geçen haftalarda Beyhan Budak'ın paylaştığı bir videoda bu konuya denk geldim. Açıkçası uzun zamandır kafamı kurcalayan ve yazmak istediğim bir meseleydi. Beni bu konu hakkında çok aydınlattı diyebilirim. Bildiğim ama unuttuğum bir çok
Bugün gündemimizde olan bir konu ile geldim. Ancak ben bu konuyu siyasi olarak değil, tarihi olarak ele alacağım.
Tesadüfen bir test ile karşılaştım. Bu bir kişilik testi, düşünün bu tarz testler ilişkilerinde kafası karışık olan insanlara çok yardımcı oluyor. Benim dikkatimi çeken kısmı ise testin ismi oldu; "Çölde yolculuk testi"Gelin hep
Günlerdir sürüncemede kalan bir yazı oldu benim için. Her gün olmasa bile haftada üç gün yazı yazmaya çalışıyorum ancak iş yoğunluğumun verdiği yorgunluk bunu yapmama engel oluyor.Korona ile ilgili kötü olduğu kadar güzel
Önceki yazılarımdan da biliyorsanız, uzun bir dönemden beri kişisel gelişim kitapları okuyup, onları burada sizlerle paylaşıyorum. Bu sefer seçtiğim kitap bir grup psikolog tarafından ele alınmış bir konu, "hayır diyebilme sanatı". Bu kitapta
Yazıya başlamadan önce hayvansever arkadaşlarımdan özür dilerim. Ancak bir noktada yaptığınız iyilikler eziyete dönüşüyor. 
Birçoğumuz için aylarca süren bir karantina döneminden geçtik. Biliyorum ki dışarı çıkıp yazın tadını çıkarma dürtüsü çok ama çok güçlü. Peki bizim için güvenli olan şeyler nedir? Sizlerle okuduğum yazılardan edindiğim tavsiyeleri kendi
"Bir gün uyandığında, yapmayı isteyip de yapamadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin."Paulo Coelho
Bu bir teşekkür yazısı olacak, hayata. Aldıklarına karşı verdiği onca güzel şeyle dün bana bir kere daha şansın benimle olduğunu hissettirdi. Hayat kötülüklerine rağmen hala güzel.Hala umut var.Ruhum, bir kuşun kanadındaki tüy kadar hafif
Uzun zamandır yazmak için kenarda beklettiğim bir konu ile geri döndüm. Çok yakın bir arkadaşımdan okumam için tavsiye edilen bir kitaptı. Bir farklılık yapıp en sonda söylediğimi şimdi en başta söyleyeceğim. Kitabı kesinlikle
Yine pek bir sevdiğim oyunu anlatmaya devam edeceğim. Hem kanser oyun diyerek hemde severek oynadığım tek mobil oyun diyebiliriz. 
Düşünüyorum da hayata dair beklentilerimiz o kadar çok fazla ki. Ve bunun herkese çok büyük bir kararsızlık verdiğini görüyorum. Etrafta neredeyse bir sürü ne yapmak istediğini bilmeyen insanlar var. Sanırım bu günümüzün bir
"Gör beni"den sonra okuduğum güzel kitaplardan biri oldu "Kirke". Kitabın konusu, kurgusu, dili, üslubu gerçekten sizi kendisine çekiyor. Bulduğum her boş vaktimde -ki şu aralar inanılmaz boş vaktim var- kitabı okudum. Kirke'nin hikayesi
Bugün farklı bir yazı ile buradayım. Bir önceki yazımda, beni bu karantina sürecinde oyalayan mükemmel bir mobil oyundan bahsetmiştim. Genellikle pc oyunlarını severek oynarım, mobil oyunlarla aram hiç yoktur. Counter strike, half-life, max
Allah'ım neredeyim ben? Ne bu tantana...? Adeta maymunlar gezegeni, herkes bir şey söylüyor, herkes bir şey paylaşıyor. Sakin kalmalıyım. Bir süreliğine uzaklara gidiyorum, bütün sosyal bağlantılarımı koparıp. İşte şimdi oldu, bir parça huzur...
Bugünde yeni bir kitap incelemesi ile birlikteyiz. Kitap ile ilgili şahsi fikirlerimi yazı sonunda belirteceğim. Şimdilik hep birlikte kitaba bir göz gezdirelim.
Her şey 2019'un Aralık ayında Çin'in Hubei Eyaletinin Wuhan kentinde atipik pnömoni yani zatürre tanısı konulması ile başladı. Çok kısa bir sürede ise bu durumun yeni bir virüs türünden kaynaklandığı ortaya çıktı. Tabi
Karantina ile birlikte hem home office çalışma olsun hem de iş gününün azaltılması olsun kişisel gelişimime çok iyi geldi. Daha çok kitap okudum, daha çok film izledim, sporumu yaptım ve tabi ki daha
Biliyorum bu konuyu sürekli ele alıyorum ancak çok muzdarip olduğum bir konu. Ve sürekli kaleme alırsam bir şekilde azalarak biter diye düşünüyorum. Yani böyle olmasını umuyorum. Okumadan önce lütfen aşağıda sizler için bıraktığım
Geçen haftalarda bitirdiğim bir kitabı sizlerle paylaşmak istedim. Aslında bitirdiğim o kadar çok kitap var ki. Hepsini tek tek inceleyip yazarsam sanırım ömrüm yetmez. Öncelikle kitabın arka kapağındaki yazı ile başlayalım. "Devrim zamanı
Şu sıralar yazmak isteyip de yazamadıklarımla boğuşuyorum. Normalde çevremi izlemeyi seven biriyim ancak şu an içinde bulunduğumuz bu corona salgını nedeni ile daha da çok sevdim diyebilliriz. Nedenine gelirsek, önceki yazımda da belirttiğim
  Dostlarım biliyorsunuz insanlık ve sağlık adına zor zamanlardan geçiyoruz. Toplum içinde birçok şeye dikkat etseniz de birçok kişinin neredeyse hiçbir şeye dikkat etmediğini görebiliyoruz. Onlar adına acilen bilinçlenmeyi diliyorum. Bu dönemde eğitim,
Bu gün home office çalışmanın ikinci günü.  Malum durum sebebi ile bu hafta evde kalma sırası bende. Hayatımda ilk defa evime iş getiriyorum. Benim yapımda biri için iş işte, ev evde olmalı ancak
Biliyorum, son zamanlar pek bir şey yazamadım. İki haftadan fazladır, sanki aklımın içinde biri kocaman kalın duvarlar örmüş gibi hissediyorum. Yani içinden çıkamadığım bir çok düşüncem var. Vardı demek daha doğru olur. Son